Üç son ve bir başlangıç senaryosu

Yarından başlayarak Cumhuriyet tarihinin en kritik haftalarından birine giriyoruz. Hafta sonunda, 7 Haziran Pazar günü vereceğimiz oylarla ülkenin bundan sonraki rotasını belirleyeceğiz. Her halukarda bu seçimin sonuçları bu ülkenin tarihine koyu renkli harflerle yazılacaktır.

Ben, çıkacak sonuçlara göre, önümüzdeki yıllar için dört olasılık görüyorum. Bunlardan üçü "son"lanmayı, biri ise yeniden başlamayı içeriyor.

Şöyle:

1) BİR ADAMIN SONU:
Bu seçimden çıkacak sonuç, en çok bir kişinin hayat çizgisini etkileyecek: Recep Tayyip Erdoğan! Oysa böyle olmayabilirdi. Daha geçen yıl yüzde 52 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan tarafsız bir Cumhurbaşkanı olarak bütün bu fırtınaların üzerinde kalabilirdi. Ama o Cumhurbaşkanlığı yerine "süper Başbakanlık"ı tercih etti. Başbakan Davutoğlu'nu bir yana iterek seçimle özdeşleşti. Daha doğrusu; kaderi, seçimle özdeşleşti. Eğer her gün Anayasal suç işleme pahasına desteklediği parti tek başına iktidar olamazsa, fatura ona çıkacak, hızlı bir düşüş evresine girecektir.

2) BİR DÖNEMİN SONU
AKP ve Erdoğan'ın yenilgiye uğraması halinde son bulan yalnızca bir siyasetçi olarak Erdoğan değil, bir siyaset akımı olarak Türkiye siyasal İslamı olacaktır. Daha özgül olarak konuşmak gerekirse, bu hareketin ana damarlarından sünni Müslüman Kardeşler örgütü Tunus ve Mısır'dan sonra Türkiye'de de yokolma aşamasına gelecektir.

Siyasal İslam 1970'lerden itibaren Türkiye siyasetinin aktörleri arasına girdi, 1990'larda baş rollere soyundu ve 2002'den sonra hegemonik bir güce dönüştü. Şimdi bu gücün parçalandığını, rotasını şaşırdığını, fikren tükendiğini görüyoruz. AKP'liler kitlelere vaat edecek bir şeyleri kalmadığından geçmişten ya da dışardan mağduriyet ithal ediyorlar, din istismarında sınır tanımıyorlar. Bu tükeniş, çok uzak olmayan bir zamanda bitiş çizgisine gelmenin işaretidir.

3) BİR DEVLETİN SONU

Bu iki sona erme senaryosu gerçekleşmediği takdirde, üçüncü bir sonlanma senaryosu güç kazanabilir: Türkiye Cumhuriyeti'nin son bulması! Bundan 20 yıl kadar önce ünlü bir siyasal İslamcı şair bana, Türkiye Cumhuriyet'nin yüzyılı doldurmadan yıkılacağına emin olduğunu söylemişti. Ona göre, Türkiye, öyle ya da böyle, "laik Cumhuriyet" parantezini kapatarak ana dere yatağına, yani Şeri yönetime geri dönecekti. AKP'liler bu dönüşüm için tarih bile verdiler: 2023! O tarihte ısrarlılar.

Böyle bir dönüşümün Türkiye Cumhuriyeti'nin parçalanması ve son bulması anlamına geldiğini artık biliyoruz.

4) YENİDEN BAŞLANGIÇ
Seçim sonuçlarına göre ortaya çıkabilecek bir senaryo da, 20. Yüzyıl'da mucizevi bir uygarlık sıçraması yapmış olan Türkiye'nin 21. Yüzyıl'a uygun yeni bir sıçrama için rampaya çıkmasıdır. Bunun için yönetimin başına Türkiye'nin "özel bir ülke" olduğunu bilen ve içinde bulunduğumuz coğrafyada çok önemli bir misyon üstlendiğini unutmamış kadroların gelmesi gerekir.

Bakalım 7 Haziran ve sonrasında hangisini göreceğiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar