Süleyman Karan

Süleyman Karan

Ucuz muhabbetini seveyim be ucuz kahraman kardeşim!

Büyüklerini dinleyeceksin, kazançlı çıkarsın... Teyzeler, amcalar bize “Oğlum aptal olmayın, demokrasi diye bunlara göz yummayın, bunlar ticani, bunlar yobaz, her pisliği yaparlar, bugün böyle söyler, takiyye yaparlar. Bir bakmışsın, ne laiklik kalmış, ne cumhuriyet” dedikleri zamanlar, “Amma da abartıyorlar. Sonuçta burası Türkiye, pek çok sorunu olsa da demokrasi geçmişi var, laiklik kökleşmiş” diye düşünürdük. Bu İhvan’dan esinlenen siyasi klikten hiçbir şekilde hazzetmesek de, zerre değer vermesek de, açık söyleyelim ciddi ciddi tiksinsek de, demokrasi adına sineye çekmeyi bir erdem bilirdik. Mesela Almanya’da Naziler’e karşı konan yasakları anlamakta güçlük çekerdim ki hala hiç kimseye yasak konmaması konusunda hala aynı fikirdeyim. Zira halk istedi mi, çaresini bulur, eğer halk gibi halksa...

 

Yanlış, mikropta değil ilaçta


Bizim yanlış hesabımız, aslında insanlık düşmanlarının fıtratında olan rezillikleri görmemek değil, insanlığın mirasına sahip çıkacak yurtsever, laik, demokrat ve cumhuriyetçi devasa kitlenin, bunları savunacak kadar mert, gerektiğinde canını verecek kadar onurlu olacağını düşünmekti. İşte aslen burada yanıldık. Zira mertlik ve yurtseverlik, sadece bayramdan bayrama 10. Yıl Marşı söylemekmiş de, biz bunu anlamamışız! Gezi’de, Gezi sonrasında ve bugünlere kadar her gün bunu anladık. Hiçbir zaman Gezi’deki üç-beş kişilik sol grupların ‘devrimci durum saptamaları’ gibi ham hayaller görmedik ama Türkiye’nin bir daha eskisi gibi asla olmayacağı bir sürece gireceğini düşündük. En azından çok onurlu ve namuslu bir muhalefetin büyük bir topluluk tarafından sürdürüleceği yanılgısını gün be gün yaşadık, yaşıyoruz.
İşte en önemli hatamız buydu. Ama bir o kadar daha önemli hatamız vardı ki bunu da son birkaç yıl içinde tam anlamıyla kavrayabildik. Bu onurlu ve namuslu dediğimiz Türkiye’nin yaklaşık yarısının ‘ortak akıl’ eksikliği vardı. İdeolojik şartlanma ve bir tür din gibi sahiplenilen tabular, bu yaklaşık 40 milyonu birkaç parçaya bölüyordu. Ve bir de bu toplumun bir bölümü, geçmişten ders çıkartacak kadar acı çekmemiş, bu sebeple de ders almamıştı.

 

Acıyı bilen direnir, diğeri geveler


Burada Kürtleri ayrı bir kefeye koyalım, onlar acıyı çekti, çekiyor. Sosyalistler de bir o kadar; belki Şili’deki, Arjantin’deki muadilleri kadar olmasa da çok bedel ödedi. Aleviler zaten bu topraklarda yüzyıllardır kıyıma uğruyor. Anarşist bir damar daha yeni yeni geliştiğinden, büyük bedeller ödeme ihtimali hiç de az değil ileride, tabii bu berbat sistem sürmekteyse...
Kim bedel ödemedi peki? Cumhuriyet ve laikliği ağzından düşürmeyen, ama onun için bırakın canını vermeyi, sokağa çıkmaya bile üşenen oldukça büyük bir kesim. Yani demokrasinin dört yılda bir oy sandığına gidip oy kullanmakla baki kılacağını sananlar... Tabii ki eğer seçim yaza gelmiş ve şezlongda bira içmek gibi bir durum varsa, yok bunu bile yapmadılar. Seçim sonuçlarını gördüklerinde ise rakıya gömülüp zevzek zevzek ağladılar. Bir de selfie ile politik duruşlarını sergileyecek kadar bayağılaşarak... Rakı üzerine bir tekerlemeyle, o da yaratıcı değil kopya ha! Şimdi bu kesim de ciddi ciddi bedel ödemeye başladı, ama çok daha fazlasını ödeyecek.

 

Dünyaya bak, pısırıklığını gör


Bu bir haftada yaşananlar, mesela Brezilya, Arjantin, Şili’de yaşanmış olsaydı, halk sokaklara yığılır, gerekirse ölür, yenene ya da yenilene kadar asla o sokakları terk etmezdi. Bu Almanya’da olsaydı, yine aynısı olurdu. Ya da bırakın onu bunu, bu Suriye’de oldu, bakın Suriyelilere Batı’nın uşağı aşağılık yobaz işgalcilere karşı nasıl kahramanca savaşıyorlar.
Atatürk’ü ağzından düşürmeyen, bu vatan için öleceğini sabah akşam beyan edenler, bakın cumhuriyetin simgesi bir gazete, Cumhuriyet’e çöküyor siyasi İslamcı çete, kaç kişi var gazetenin önünde, ben diyeyim, en kabadayısından 3 bin kişi olmuştur. Ve o 3 bin kişinin yüzde 90’ı da sosyalisttir. Neredesin birader? Ekmek parası peşinde mi? Akşam meyhanede randevun mu var? Çok yüksek siyaset için eşek muhabbeti mi yapmaktasın? Yoksa aman ha işini kaybetmekten korktuğundan fısıldayarak mı lanetlemektesin bu iki siyasi İslamcı kliği?

 

Bir de yolluk al, anca gidersin!


Demokrasiyi sabah akşam sahiplendiğini söyleyenler... Bakın, bu hafta önce Cumhuriyet’e, sonra Contemporary’ye, sonra HDP’ye çöktüler. Yani tüm değerlerine... Sırasıyla laik cumhuriyete, çağdaşlığa ve son olarak da demokrasiyi temsil eden TBMM’ye... Yani darbe üzerine darbe yaptılar. Neredesin kardeşim? İlkine “Zaten Cumhuriyet artık eski Cumhuriyet değildi” saçmalığıyla, ikincisine “Sanat çıplaklık değildir, zaten sanat siyasete karıştırılmamalı” ahmaklığıyla, üçüncüsüne bu yandaş ve yavşak medyanın enjekte ettiği ırkçılık zehiriyle "PKK, teröristler mecliste” hamlığıyla bahaneler ürettin. Şimdi rahat koltuğunda oturmuş, bir yandan ev kredisi taksit hesabı yapıp, arabayı yenilemeyi düşünmektesin. Bu yazı yazıldığı sırada belki kahvaltılık alırken, iğrenç bir ikiyüzlülükle “Ne olacak bu memleketin hali? Çok kötüye gidiyoruz” diye geviş getirenler gibi söylenecek, sonra içinden “Sucuklu yumurta olmuştur, soğumasın” mırıldanmasıyla eve seğirteceksin. Akşam da üç-beşi geçmeyen arkadaşınla ucuz bir meyhanede iki duble götürdün mü, var mı senden kahramanı... Çok ucuzsun, çok ahmaksın ve çok ikiyüzlüsün be kardeşim! Bu kadar ucuzluğa nasıl canın bu kadar değerli olur, cidden anlamıyorum be kardeşim!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar