Ülkenin mimarisi yap-boz tahtasına döndü

Dün Şehircilik Şurası’ndaki konuşmaları dinleyince aklıma Tarım Bakanlığı’nın bir kamu spotu geldi. Tarım Bakanlığı geçen yıl, “Tarım arazilerini koruyalım, imara açılmasına karşı çıkalım” temalı bir kamu spotu hazırlamıştı. Bu ülkede ormanları 2B statüsüne sokup imara açanlar, “memlekette zeytin çok” diyerek zeytinlikleri madencilere verenler başka bir hükümetin üyeleri ya da bizim Tarım Bakanlığı ülkede olup bitenden habersiz duygusuna kapılmıştık o zaman...

 

 

Aynı yaklaşım dünkü Şehircilik Şurası’nda da vardı. Başbakan ve Cumhurbaşkanı, Türkiye’deki çarpık yapılaşmayı eleştirip yeni bir “kentleşme” gerektiğini söyledi. Özellikle Erdoğan’ın açıklamaları çok ilginçti. Çok katlı binalara karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, toprağa yakın, toprakla içiçe yaşanılması gerektiğini söylüyordu. İstanbul’un çarpık kentleşmesini, Boğaz’daki çok katlı binaları eleştiriyordu. Bu açıklamaları dinleyen bir yabancı, “ne kadar çağdaş bir yaklaşım” diyebilir. Oysa Erdoğan ve AKP, 22 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, 16 yıldır da ülkeyi yönetiyor. Bugün şehrin her yerinde yükselen ‘ucube’ görünümlü çok katlı binalar, orman arazileri üzerinde inşaa edilen “rezidanslar”ın neredeyse tamamı AKP yönetimi döneminde yapıldı. Kentin çeperinde yer alan Hazine arazileri TOKİ’ye devredilip yüzlerce çok katlı bina yapıldı. Bakınız Ataşehir, Beylikdüzü, Esenyurt... Hepsi bırakın ilçe olmayı büyükşehir olabilecek kadar büyüklüğe erişti.


Erdoğan kentlerin dokusu, mimarisi olması gerektiğini de söyledi. Haklı ama Anadolu’ya gidince her kentin artık birbirinin aynı olduğunu göreceksiniz. Hangi şehirde olduğunuzu anlamanız mümkün değil, çünkü “dağa taşa” bina yapan TOKİ, Anadolu kentlerinin tüm kimliğini yok etmiş durumda. Yan yana dizilmiş, uyumsuz renklerle boyanmış, küçük pencereli, çok katlı apartmanlardan oluşan bir ülke haline geldik TOKİ sayesinde... Madagaskarlıların TOKİ ile iş yapmadan önce gelip buraları görmesini öneririm.


Toprağa yakın evler zengin azınlık için


TOKİ’nin az katlı, bahçeli, havuzlu inşaatları yok mu? Var elbette... Ancak onları “kar paylaşımı” kapsamında ihale edilen müteahhitler yaptı, en ucuz evin fiyatı 1 milyon liradan başlıyor. Paranız varsa gidip toprakla, doğayla iç içe oturabilirsiniz... 

 

Gelelim Boğaz’a... Boğaz’ın silüetini bozan onlarca yapı söz konusu, Erdoğan haklı... Ancak Çamlıca Tepesi’ne kondurulan devasa camiyi de bunların içinde sayması lazım. İstanbul’un yüzlerce yıldır simgesi olan Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı varken gidip hiçbir mimari ve tarihsel değeri olmayan bir camiyi yapmanın “modern şehircilikle” açıklanabilecek bir tarafı yok. 

 

Şimdi de kentsel dönüşüm adı altında İstanbul’un merkezi caddeleri, şehrin ana arterleri çok katlı binalarla dolduruluyor. Son örnek Kadıköy’de, Bağdat Caddesi’nde yaşananlar. Kadıköy Belediyesi’nin direnmesine karşın, “bina depreme dayanıksız raporu” alan müteahhide koşuyor. Kadıköy’ün tüm ara sokakları şantiyeye dönmüş durumda, önü ya da arkası bahçeli 3-4 katlı binaların yerini 15 katlı bloklar aldı. Bu işin sorumlusu da kentsel dönüşüm yasasını apar topar çıkaran hükümet... Bu yasa ile ilçe belediyeleri devre dışı bırakıldığı için herkesin eli kolu bağlanmış durumda. Kadıköy’ün yaşadığını yakında Boğaz’ın sırtlarındaki Beylerbeyi ve Küplüce de yaşayacak. Bu bölge de kentsel dönüşüm kapsamına alındı, sakinleri itiraz etmek için Üsküdar Belediyesi’ne akın etti. Ancak belediye, vatandaşların şikayet dilekçelerini bile kabul etmedi. Şimdi hepsi dava açma hazırlıkları içinde...

 

Elbette depreme dayanıksız binalar yıkılmalı, yenilenmeli ancak bu da bütünleşik bir yaklaşım içinde olmalı. Bu konuda Şili’nin başkenti Santiago oldukça iyi bir örnek... 1985 yılındaki depremin ardından atağa geçen Şililer, kentin dokusunu bozmadan depreme dayanıklı bir hale getirmişler. Sokaklarında dolaşırken zevk aldığınız, estetik duygusunu, köklerini kaybetmemiş bir şehir...   

 

Yeni rant kapıları yaratmak için ülkeyi yapboz tahtası haline getirdiler. İstanbul’u kaybettik zaten, yakında Türkiye’nin en güzel kentlerinden biri olan Çanakkale’yi de kaybedeceğiz. Çünkü köprü ısrarı sürüyor hatta dün ihalesi bile yapıldı!

Önceki ve Sonraki Yazılar