Umuda yolculuk ve kırsal kalkınma

Televizyonlarda zaman zaman Yunanistan’a, oradan da başka Avrupa ülkelerine gitmek amacıyla yola çıkıp, denizde boğulan değişik ülkelerden insanların trajik hikâyelerini izliyorsunuz. Bu durum aslında büyük ölçüde bu insanların ülkelerinde savaşlar çıkartan, onları soyup soğana çeviren gelişmiş ülkelerin neden olduğu bir sonuçtur. Aslında Avrupa işverenlerinin bir yandan bu göçe karşı çıkarken bir yandan da gizli gizli desteklemekte olduğunu düşünüyorum. Çünkü yabancı yasa dışı işçiler sayesinde kendi ülkelerinin çalışanlarının ücretlerini düşürebilmektedirler. Bir de bu insan kaçakçılığından büyük paralar kazanan uluslararası mafya var.

Bu haberleri izlerken bir proje nedeniyle görüştüğümüz Bayburt köylerindeki gençler aklıma geliyor. Bu köylerden gençler ne yapıp yapıp Fransa’ya gitmeye çalışıyorlardı. Gençlere sormuştum: “Nasıl gideceksiniz?” diye. Bana “Umuda Yolculuk filmini görüp görmediğimi” sordular ve “aynen o filimdeki gibi gidiyoruz” dediler. Bunların çoğu yakalanıp geri gönderiliyordu. Ancak bazıları her türlü düşük ücrete razı olarak ve son derece kötü koşullarda yaşayarak beş-on sene sonra kendi deyimleri ile “biraz yırtıyorlardı”. Ödenen bedel çok ağır, binlerce Avro ödeniyor, ölüm göze alınıyor. Birinin hikâyesini anlatmışlardı. Köyünde evlenmiş ve hemen Fransa’ya gitmiş idi. On yıl hiçbir haber gelmedi. Bu arada çocuğu oldu. Ancak o evlendiği kızın yüzünü bile unutmuştu. Yazdığı mektupta bir fotoğrafını istiyordu.

Bayburt projesinde harcanan paraların etkisi olmuş idi. Erzurum Atatürk Araştırma Enstitüsü7nün geliştirdiği daha verimli yonca tohumu sayesinde ot satın alma ve fiyatlar düşük iken hayvan satma sona ermiş, üreticiler meraları korumak için yapılması gereken uygulamalara başlayabilmişlerdi. Bu proje belki “umuda yolculuğu” sona erdirememiş idi. Ancak köylerimizde ciddi kırsal kalkınma çalışmaları yapıldığı takdirde geri kalmışlığın yenilebileceğine dair umudu yeşertmiş idi. Biz de yaptığımız çalışmalarda köylümüzün uzatılan eli boşlukta bırakmadığı gördük.

Her köyümüzde kırsal kalkınma çalışmaları olmalıdır. Ancak “devleti küçültelim” saçmalıkları ile bu gerçekleştirilemez. 1980’lerden bu yana “zenginden vergi alma, çalışandan vergi al, zenginden borç al” politikası ile bütçemizin çoğu borç faizlerini ödemeye gidiyor. Böyle bir bütçe ile hangi kırsal kalkınmayı gerçekleştireceksiniz. Şimdilik iş gene aydınlara düşüyor. Köylerle ilişki kuralım.

Önceki ve Sonraki Yazılar