Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

İşe yaramaz

Dokuz gündür Suriye'de ateşkes var.
IŞİD ve Nusra dışında hemen hemen bütün silahlı gruplar ateşkese uyuyor.
Suriye'nin birçok yerinde   silahlı gruplar o bölgelerde bulunan toplum önderlerinin baskısıyla devletle barışmaya başladı.
Tüm zorluk ve olası engellere rağmen insanlar umutlu.
Çünkü ABD ve Rusya ilk kez Suriye konusunda anlaşmış gibi görünüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı ' Suriye'de çözüm için Rusya'nın önder rolünü kabul ediyoruz' diyor.
Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere AB aynı görüşte.
Batının desteğiyle moral bulan Rusya  Suriye içinde Esad ve muhalifler arasında yoğun arabuluculuk yapıyor ve bu yönde önemli başarılar elde ediyor.
Suriye'de Ruslar söz sahibi.
Esad'ın iktidarda kalmasını kabullenen Batılı başkentler şimdi artık Esad'ın Batı'yı tehdit etmeye başlayan  terör örgütleriyle savaştığını  dolaylı da olsa söylüyor.
aynı Batılı başkentler Suriye İle ilgili her konuda İran'a kulak veriyor.
Suudi Arabistan olup bitenlerden dolayı çılgına dönüyor.
İslam âlemindeki tüm belaların sorumlusu Suudi yönetimi şimdi de Lübnan'da iç savaş peşinde.
Bu konuda İsrail ile işbirliği yapıyor.
Tam da böyle bir zamanda Suudi Arabistan müttefiki Başbakan Davutoğlu Tahran'a gitti.
Basın toplantılarındaki söylemlere ve İran medyasının yazdıklarına bakılırsa görüşmelerde sonuç yok. Olabilmesi için  Ankara'nın Suriye konusunda bildik politikalarından vazgeç esi gerekiyor.
Çünkü İran bu konuda hiç bir şekilde geri adım atmaz ve atmayacaktır. İran ayrıca Suriye ve tüm bölge gelişmeleri konusunda Rusya ile koordinasyonlu çalışıyor.
Rusya ise her konuda Türkiye'nin karşısında.
Türkiye de ne İran ne de Rusya konusunda geri adım atacak gibi görünmüyor.
Daha iki hafta öncesine kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu çok ağır ve mezhepsel  söylemlerle İran'a ağır suçlamalarda bulunmuştu.
Benzer suçlamalar Rusya'yı hedef almaktadır.
Yeni Şafak gazetesi ' Rusya ve İran Kâbe’yi  yıkmak istiyor' demişti.
Yalanın bu kadarını ancak yandaş medya becerebilir.
‘Arap Baharı’ndan bu yana beş yıldır yalan söylüyorlar.
Suudi Arabistan, Katar ve benzeri çağ dışı, ilkel ve bağnaz yönetimlerle müttefik olmak bunu gerektirir.
Adamlar her şeyin bedelini peşin ödüyor.
Hem de nakit.
AKP yönetiminde Ankara  karmaşık ve çok tehlikeli  ilişkiler içinde bölgesel bataklıktan artık çıkamaz.
AKP ideolojik saplantı ve karanlık siyasal ve ekonomik ilişkilerinden vazgeçemez.
Belki de bunun için AKP iç politikada sürekli ve herkesle gerginlik istiyor.
AKP bu gerginliği sürdürebilmesi için dışarda düşmanlara ihtiyacı var.
PYD ya da PKK  başkanlık sistemi için yeterli olmayabilir.
Daha fazla hamaset ve 'vatan millet' söylemleri için 'tarihsel' düşman 'Şii' İran ve 'komünist artığı' Putin düşman kalmalı.
'Alevi' Esad tartışmasız ve garantili düşman.
AKP yönetiminde Ankara'nın işi çok zor.
AKP yönetiminde Ankara'nın hiçbir çıkış yolu yok.
AKP'nin Suriye'de güvendiği silahlı grupların işi bitti ya da bitiyor.
IŞİD ve Nusra gibi terör örgütleriyle artık işbirliği yapamaz.
Herkes herşeyi biliyor ve takip ediyor.
Ankara'nın müttefiki Batılı başkentler artık müttefik değil.
En azından Suriye ve Irak'ta.
AKP yönetiminde Türkiye'yi kötü günler bekliyor.
Tek bir çıkış yolu var.
Suudi Arabistan ve onun ideolojisinden beslenen tüm radikal İslamcı terör örgütlerinden uzak durmak ve dış politikanın tümünü yeniden gözden geçirmek.
Yani yeniden Suriye, Irak, Mısır, İran, Lübnan ve bölgenin tüm ülkeleriyle dost olmak.
Atatürk olsaydı kesin böyle yapardı.
Atatürk olsaydı zaten bu pisliğe bulaşmazdı.
Kral, emir ve şeyhlere ise selam bile vermezdi.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar