Sarımsağın kokusu

“Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış” diye bir atasözümüz vardır. Tanımadığımız insanların gerçek yüzlerinin belli olmasının zaman alacağını hatırlatır. Her şey güzel başlar sonra bir gün bir bakarsınız ki, o kişi hiç sizin sandığınız kişi değilmiş!

Türkiye’yi 12 yıldır yönetmekte olan AKP’nin kokusu çoktan çıktı. Onun “aslında” ne olduğu konusunda yıllar süren tartışmalar içeride ve dışarda sona erdi. Üç aşağı beş yukarı tanınıyor artık…

Gerçek kimlik ortaya çıktığı için, ilk günlerde çok ihtiyaç duyulan “takiyye”ye de gerek kalmadı. Neyi kimden saklayacaklar ki? Devlet onların elinde artık. İstedikleri haltı yiyebilirler. Bol kepçe de gidebilirler.

Türbanı, pornografik bir anlayışla, 10 yaşındaki kız çocuklarına indirme kararı bunlardan birisi. Gerçek bir ihtiyaca, hele özgürlük ihtiyacına cevap olarak değil, sırf acıtmak için yapıldığı ortada.

Hala Başbakan gibi davranan Erdoğan’ın öğrencilerin dövmeleriyle ilgili yasakçı tavrı bir başka örnek. Devlete ne çocuğun kolundaki dövmeden?

Yenilerini bekleyiniz. Çünkü artık onları frenleyebilecek hiçbir şey kalmadı.



 ***

Sarımsağın kokusu çıkmadan önceki –çıraklık ve kalfalık - yıllarda dile getirilen tereddütleri, yaşadığımız tartışmaları hatırlayınız:

AKP’yi yöneten kadronun bir gizli gündemi olup olmadığı tartışılırdı. Sözüm ona “liberaller” ve cemaat yazarları böyle bir şeyin asla olmadığını söyler, bunu iddia edenleri darbecilikle suçlarlardı. Etyen Mahcupyan Zaman gazetesinde çıkan bir yazısında “AKP’nin gizli gündemi demokrasidir, darbe yanlıları onun için korkuyorlar!” diye yazmış, liberal ve cemaatçiler de kendisine katılmışlardı.

Şimdi çoğu, Mahcupyan gibi saf değiştirenler hariç, kokunun keskinliğinden burunlarını tutuyor, baygınlıklar geçiriyorlar.

AKP’nin Ortadoğu politikası tartışılırdı. İktidarın bölgeye yaklaşımını dahiyane bir strateji olarak görenler Davutoğlu’nu Cumhuriyet döneminin en başarılı Dışişleri Bakanı ilan etmişlerdi. Bugün AKP militanları dışında hemen herkes iktidarın bölgeye yaklaşımının fiyasko ve iflas ile sonuçlandığında birleşiyorlar.

Sarımsak kokusu, barut ve kan kokusuna karışıyor. Dayanılacak gibi değil.

AKP’nin eğitime yaklaşımı da tartışılırdı. Partinin attığı adımları dinsel bir ideolojinin eğitim sistemine empoze edilmesi olarak değil, “laikçiliğe” karşı bir çeşit özgürleştirme hamlesi olduğunu savunanlara rastlanırdı. 4+4+4 ve son başörtüsü kararından sonra durum değişti. İslamcı kesim dışında kimse maskesiz dolaşamıyor.



* *

Kısacası, yıllar yılı, AKP’nin gizli bir gündemi olduğunu, Ortadoğu’da taraf haline gelip Türkiye’nin başını belaya sokacağını ve eğitim sistemi ile oynayarak kuşakları birbirine düşüreceğini söyleyenler haklı çıktı.

Beni de bunlar arasına koyabilirsiniz.

Ama, doğrusu ya, bazı konularda bu kadarını ben bile beklemiştim.

Bu partinin adalet sistemini bu ölçüde tahrip edebileceğini, yolsuzlukta bu kadar pervasızlaşabileceğini ve çevre konusunda bu kadar duyarsız olabileceğini… Sarımsak kokusunun bu kadar keskinleşebileceğini…




Önceki ve Sonraki Yazılar