Varlık barışıyla kara paranın önü açılacak

  Kurulan her yeni hükümet temcit pilavı gibi aynı önlemleri, paketleri önümüze getiriyor. Türkiye’nin ilk “düşük profilli” başbakanı Binali Yıldırım tarafından kurulan hükümet de aynı yolu seçti. Sanayiye nefes aldıracak paketi açıkladı, daha önce açıklanıp hiçbir sonuç alınmayanlarla aynı. Başvurulan bir diğer alışıldık yöntem de vergi affı oldu. Daha önce borcunu taksitlendirmiş ama ödeyememiş olanlara ikinci bir şans verilecek. Hükümetin bir diğer can simidi ise hiçbir zaman beklentileri karşılamamış olan “varlık barışı”.    Yıldırım hükümeti tarafından hazırlanan “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. AKP’nin oylarıyla Meclis’ten geçmesine kesin gözüyle bakılıyor.   Tasarıya göre, gerçek ve tüzel kişilerce yurt dışında bulundurulan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 31 Aralık 2016 tarihine kadar Türkiye’deki banka veya aracı kurumlara bildirilmesi ve Türk Lirası cinsinden vergi dairelerine beyan edilmesi durumunda, varlıklarla ilgili vergi incelemesi, vergi tarhiyatı, soruşturma ve kovuşturma yapılmayacak. Yani ne kadar paranız, varlığınız varsa kimse nasıl edindiğinizi sormayacak ve tek kuruş vergi ödemeyeceksiniz!    Varlık barışı aslında birçok ülkenin hatta gelişmiş ülkelerin de arada sırada başvurduğu bir yöntem ancak hiçbiri, bu düzenlemeyi “vergisiz” yapmıyor. Türkiye’de de yakın tarihimizde iki ayrı varlık barışı uygulaması yapıldı her ikisinde de düşük miktarda da olsa vergi vardı, gerçi tahakkuk edilen vergilerin çoğu alınamadı ya, neyse…     Önceki uygulamalar hedefe ulaşmadı.     Son dönem uygulanan varlık barışlarından tatmin edici sonuçlar alınamadığını söylemek zorundayız. 2008 yılında başlatılan ve süresi 2009 sonuna kadar uzatılan 5811 sayılı yasaya dayanarak uygulanan varlık barışının sonuçları pek iç açıcı değil. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre, toplamda 64 bin 567 beyannameyle 48,3 milyar liralık matrah elde edildi. Hesaplanan ve ödenmesi gereken vergi ise 1,6 milyar lira oldu. Yalnız bu uygulamada yurtiçi varlıkların olduğunu da belirtelim. 48.3 milyarın 20,4 milyar liralık kısmı yurtiçinde ikamet eden kişiler tarafından beyan edildi. O dönemi anımsıyorum da hükümet 100 milyarın üstünde bir rakam bekliyordu…   Bir diğer uygulama, 2013 yılında yapıldı, gelin görün ki sonucuna ilişkin herhangi bir bilgi yok. Ne Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verileri arasında ne     de dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarında bir rakam telaffuz edilmiyor. Hal böyle olunca, beklenen sonuçların çok gerisinde kalındığını düşünüyor insan.    Hükümet, bu kez beyan edilecek varlıkları vergiden muaf tutuyor, hatta soruşturma bile yapılmayacak. Bu nedenle belki bir miktar giriş olabilir ancak vergi uzmanları, bu uygulamanın “kara para” aklamaya zemin hazırlama potansiyelinden rahatsız. Bir diğer sorun ise vergisini düzenli olarak ödeyen kesimin uğrayacağı haksızlık. “Vergi adaletini” ayaklar altına alan bu uygulamanın toplum vicdanını yaralayacağı belirtiliyor.    Bu sakıncalar yetkililerin umurunda değil ki, böyle bir tasarıya imza attılar. Bu kadar sık aralıklarla ve etik kurallar düşünülmeden gündeme getirilen bu varlık barışı, hükümetin ekonomik olarak köşeye sıkıştığının ve giderek azalan yabancı sermaye girişinin, bankaların kredi potansiyelinin düştüğünün göstergesi...     Ekonomik verilerin giderek kötüleştiği, yabancı sermaye girişinin azaldığı, yerli şirketlerin bile yurtdışı yatırımlarını artırdığı, İŞID terörünün kol gezdiği bir ülkeye kim parasını “vergi yok” diye getirir, onu da sonuçlar açıklanırsa öğreneceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar