Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

VARLIK imiş FON olmuş…

Sonra ne mi olmuş?

Yok olmuş, diyeceğim ama halen varmış.

Bir varmış, fon olmuş, yok olmuş!

Sahi ne olmuş?

Peşin paylayayım sizi:

Önce, sana ne kardeşim?

Ama denmiyor işte.

***
Ne olacağını sanıyordunuz tek adam, pardon aile düzenine geçildiğinde?

Az bile olmuş.

Daha bekleyin neler olacak!

Gıkınız çıkmayacak, çıksa da kimse duyamayacak!

En azından yeni düzen böyle düşünüyor.

Yeni düzende pasif taraflara ise zevk almak veya kalan neyse çekmek düşecek.

Tabi sosyal düzende her zaman bilinmeyen ince elemanlar vardır.

Ağır çok denklemli matematik problemlerinde olduğu gibi…

Gibi yani.

Varsa yani.

Yoksa da olur, di mi?

***
Berlin caddelerinde dolaşırken aklıma gelen şeylere bak ya!

Vücudum burada, aklım nerede?

Sana ne de diyemiyorum kendime.

Sahi, hani Osmanlı’ya benziyoruz ya!

Damatlar çalışır, veliaht ama olamazlar hiç diye aklıma geldi.

Arkada hep kayınbirader büyür sessizce!

Peki, damatlara ne olur?

Cevabı tarihimizde var.

Ben niye Berlin sokaklarında arıyorum ki?

***
Koca varlıklar yok oluyor da, muhalefet niye var olmasın, yani?

Hem yapıcı, hem vurucu, hem çözümcü, hem akıllı ve başarılı…

Siyasal sistem, pardon düzende en önemli unsur zeki bir muhalefettir. 

Öyle olmalı ki.

Kimi Karadeniz’i pek şen' lendirmeli, kimi memlekete ince ince kimilerine korku, yurttaşa umut salmalı el ele birlikte.

Yoksul ve yoksunluk varsa, Kemal’ler de çoktur Ege’de, Akdeniz’de, Doğu’da
Batı’da, Mustafa’lar da, Deniz’ler de, Sinan’lar da, Tunç’lar da…

İsimlere kimse takılmasın.

Aslında seni kastediyorum bu satırları okuyan dostum.

Yeter ki hepsi, hepimiz  titreyelim ve kendimize, pardon sokağa bakalım, dinleyelim,düşünelim sonra konuşalım.

***
Hep demez misiniz ülke yönetimi gençleşsin, güzelleşsin diye.

En azından usulen ekonomi yönetimi gençleşmedi mi?

Hani kadınlar da yönetmeli, söz sahibi olmalı deyip duruyordunuz?

Birisi damat falan, ama olsun!

Genç, yakışıklı, İngilizce de biliyor.

Hem jöleye de hiç ihtiyaç duymamış!

Zaten her jölenin sonu sifon değil midir?

Ayrıca, hem en azından varlığın, yokluğun yönetiminde bir kadın profesör bile
var.

Gerçi o da yabancı değil.

Damadın  üniversitedeki “tez danışmanı”...

Baya da “yardımcı” olmuş “tez yazılmasına”

Ne olmuş yani.

Damat hocasıyla çalışamaz mı, yani?

Yani mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar