Bu mektubu vicdanlarınız okusun!

Bütün ateistlere, Kur’an’a kayıtsız kalanlara, hatta bütün Türkiye’ye söylüyorum: Aşağıda vereceğim mektubu çerçeveletip duvarlarınıza asın, ama ondan önemlisi, Türkiye’nin dertlerine reçete gibi duran bu mektubu vicdanlarınıza yazın. Bir mektup ama bin kitaba bedel. Bir varoluş hatasını düzelten yaşanmış bir deneyim. Fransızların ünlü tabiriyle bir ‘eksperyans vekü’


Tüm aydınlarımıza, özellikle aydın geçinenlerimize tam bir ibret dersi olan bu mektubu, Vedat Savaş adında yüksek vicdanlı bir adam yazmış. Ben, secdeye taşıdığım pek çok ateistten buna benzer mektuplar aldım ama bu mektup, Kur’an’a odaklanma açısından müstesna bir yazı. Buyurun, ibretle, ürpererek, biraz da gözyaşıyla okuyalım:


“Ben 50 yıllık hayatını ateist olarak geçiren bir kişiyim. Sokak TV’deki programa başladığınızdan beri sizinle birlikte hayatımda ilk defa Kur’an duyuyorum. Kur’an’ı okurken ilk önce kendimde var olan kompleksi yendim. Oturduğum her sohbette, her karşılaşmada lafı siyasete çekmek ve Firavunları eleştirmek bende son zamanlarda kompleks yaratmıştı. Şimdi yüzüme tokat patlatıyor Kur’an. Daha ilk surede ‘Oku’ emrinden hemen sonra benim gibi konuşmaya başlıyor. ‘Kompleksli olan, riyakâr olan, susanlardır; onlar dilsiz şeytanlardır; konuş’ diyor bana Kur’an.”


“Hele bir Maun suresi var ki! Nedir bu!!! Siz çevirirken bir şeyler mi ilave ettiniz buna?! Her sözü, her hecesi, her kelimesi nasıl oluyor da içimi titretiyor! Nasıl olur da bugünkü  Firavun’a söylenebilecek ve söylenmiş olan en güzel söz orada yer alır?!”


“Maun suresini dinlerken Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi geliyor aklıma. ‘Hadi, diyorum, Firavun, bu hitabeyi okullardan indirdin, ya ben Maun suresini normal okullara, hatta imam hatip okullarına asarsam ne yaparsın?!”


“Sizden bir isteğim var: Programınız Sokak TV’den izlenebildiği gibi Youtube’dan da izlenebiliyor ama ne yazık ki Youtube yasaklıdır benim ülkemde. Onlar hırsızlıklarını, makaralarını, cinayetlerini, pisliklerini gizlemek için yasakladılar belki ama aynı zamanda size de ulaşmamızı engellediler. Lütfen, çalıştığınız arkadaşlara söyleyin de bu videoları internette başka video sitelerine de yüklesinler. Buraya yüklenmiş her şey sonsuza kadar kalacak sanırım. Benim isteğim, İstanbul’da bir elinde Arapça, bir elinde Türkçe Kur’an olan annemin de sizi duyabilmesi. O hep bana kızan, ‘Of, sus, yeter, hep siyaset konuşuyorsun’ diyen annemin Maun suresini duyunca nasıl şaşıracağını görmek istiyorum. Lütfen, çalışma arkadaşlarınıza bildiriniz.”


“Sesinizin hiç kesilmemesini dilerim!”


İlker Dağ yazıyor:


“Yaşım 28. Erzincanlı bir ailenin Alevi çocuğuyum. Hacı Bektaş ve Hz.Mevlana’nın aşk postundan nasip alan Seyyid Mahmud Hayrani aslındanım. Bugün Tunceli, Erzincan ve Sivas bölgesinde yerleşmiş Kureyşan ocağının bir ferdiyim. Dedebaba statüsünden geliyorum. Sizi 2 senedir takip ediyorum. Kur’an anlayışınız ve bilginiz, doğrusu aklımı fethetmiş durumdadır. Sizin gibi kâmil insan bizim Alevi-Bektaşi inancında Kâbe sayılır. Size ulaşmamız, cemal cemale olmamız, sizden bize bir nasihat, Kur’an bilginizden bir nasip var mıdır? Aklımızı, kalbimizi sizin Kur’an bilginizle meshetmemiz mümkün müdür?”

Önceki ve Sonraki Yazılar