Ya söyleyecek sözün ya susacak edebin olacak

"Hayırlı ramazanlar…" Cep telefonu mesajlarının bu cümleyle bağlandığı aya geldik.

İnançlı ve samimi Müslümanların bu temennisi doğal geliyor da insana, alnı secdeye gelmemiş, cami kapısından girmemiş ve hatta oruç tutmadığını bildiğim insanların bu samimiyetsizliği beni hep korkutuyor.

Bu yüzden "din" gibi insanların çok çabuk yanlış anlaşılabileceği konularda yazı da yazmam laf da söylemem.

Benim bu tavrımı en çok destekleyen Ramazan mesajı ise Aydın Nazilli'de CHP başarısındaki en önemli isimlerin birinden Necmettin Ünüvar ağabeyimden gelmiş diyor ki: "Ya söyleyecek sözü olmalı insanın ya da susacak edebi…".

Alıntı mıdır, kendi mi yazmış bilmiyorum ama bugün yaşadığımız çıkmazların çaresi gibi bir söz...

Mesleksiz ve gözünü devlet hazinesine dikmiş, bir de üstüne üstlük hazineyi yağmalamanın "Devlet malı deniz, yemeyen domuz…" gibi sözüm ona atasözleri ile beslendiği bir ülkede "yalan" geçer, akçe olur ve yalana dayanak da elbette ki inanç sömürüsü…

Kim ne kadar Müslüman, kim ne kadar "Allah dostu(!)" olduğunu göstermek için yarışa girer. Basın da başı çeker bu gidişte… Dini kitap serileri, kupon karşılığı verilmeye başlanır.

Ah, o kitaplarda keşke de okunsa ama okuma alışkanlığımız konusundaki rakamlar da ortadadır. Bunlar siyasi manevralardır ki dinimiz adına da üzücüdür, birey için de...

Yaşım 53’e geldi; her Ramazan, gazete ve tv’lerdeki konuşmacılara sorulan sorular bile değişmedi.

1. Ramazanda ne vakit sevişilir?
2. Ne yersen oruç bozulur?

Bazen telefonla programlara bağlanıp, "1500 yıldır bunu öğrenemediyseniz hiç öğrenemezsiniz" diye haykırmak geliyor içimden.

Yanıt açık "oruç, yersen bozulur; yemezsen bozulmaz" bir de "kimse görmeden yersen de bozulur" çünkü Allah’ı kandıramazsın.

Aslında normal karşılamak lazım. Hırsızlığın ayıp değil, yakalanmanın suç olarak sayıldığı yerde sorular da böyle cevabı bilindik sorular olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar