Yaban domuzu zararları tırmanıyor

Yaban domuzları tarıma büyük zararlar vermeye devam ediyor. Yetkililerin doğru dürüst bir şey yaptığını göremiyoruz. Sorun çok büyük. Bazı çiftçiler artık bazı üretim dallarını tümden yapamaz hale geldi. Bağcılık yapıyorsanız yazın bağda yatarak sabaha kadar bağı beklemeniz gerekiyor. Bir gün yapmazsanız, sürüyle gelip ürünü yok ediyorlar. Sorun ekolojik bir açıdan incelenmeli.

Domuzlar açısından olaya bakarsak onların da elleri mahkûm. Yaşam alanlarına büyük müdahaleler yapılıyor. HES’lerle suları kurutuyoruz. Özel ağaçlandırma alanlarında bütün bir bitki örtüsünü kazıyıp, örneğin sadece fıstık çamı dikiyoruz. Orman ağaçlandırmalarında tek tip çam dikiyoruz. Bu alanlarda domuzların beslendiği yaban çilekleri, sandal ağaçları, doğal mantarlar yok oluyor. Domuzlara tarım alanlarına inmekten başka çare kalmıyor. Ayrıca domuz yavrularını avlayarak azaltan çakal, tilki, kartal, yaban kedileri de yok oldu. Her yıl dokuz yavru doğuran domuzların sayıları hızlı bir şekilde artıyor. Domuz avı sürekli kısıtlanıyor. Kimileri domuz eti yenmesin diye bu yola gidildiğini söylüyor. Bana çok ters geldi, ama olabilir mi? Doğaya saygı duymayan uygulamalar devam ettiği sürece bu konu kökten çözülemez. Orman ve ağaçlandırmalarda biyoçeşitliliğe uyulmalı. Tek tip ağaçlandırmadan kaçınılmalı. Yok olan çakal, tilki, yaban kedilerinin üretilerek doğaya kazandırılması kısa sürede olmasa da etkili olacaktır. Bu konuda değişik ülkelerle çok başarılı uygulamalar var.

Köylüler bu konuda kan ağlıyorlar. Ürünler domuzlar tarafından yok ediliyor. Önlemler hızlıca alınmalı. Meraların, ormanların yok edilmesine son verilmeli. Biyoçeşitliliğe uyulmalı. Domuzların hiçbir suçu yok. Siz doğayı yok ederseniz. Onlar da tarım alanlarına gelirler. Köylerin, kasabaların içinde bile insanlar domuzlarla karşılaşıyorlar. En sonunda İstanbul’da da domuzlar kente indi.

Önceki ve Sonraki Yazılar