Sırada 'karma okullar' mı var?

AKP Hükümeti yaptığı düzenleme ile türbanı on yaşındaki kız öğrenciye kadar indirdi. Daha önce bu yöndeki eleştirileri yalanlama yoluna giden ve sürekli “inkâr” eden AKP iktidarı sonunda kamuoyundan habersiz ani bir Bakanlar Kurulu kararıyla “çocukları türbana sokacak” değişikliği gerçekleştirdi.

Hükümet bununla yetinecek mi? Yeni hedef nedir? Kulisteki soru şu: “Sıra karma okulları kaldırıp, kızlar ve erkeklerin ayrı eğitim göreceği bir düzeni kurmaya mı geldi?”

Karma okulların kaldırılması söylemine kamuoyu yabancı değil. Ağustos başında CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, kamuoyuna bir tape açıklayarak, buna dikkat çekmişti. Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanlığı ve TÜRGEV yöneticilerinin konuşmalarını kamuoyu ile paylaşmıştı. Tekin “Anladık ki,  bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı yok, Bilal'i var. Eğitime de Bilal ve arkadaşları karar veriyormuş. Üzücü ama ne yazık ki böyle" görüşünü dile getirmişti.

İşaret fişeği Bilal Erdoğan'dan!



O tapede Bilal Erdoğan “kızlı erkekli karma eğitime” karşı çıkıyor ve muhatabına şöyle diyordu:

"Yeni planlanan okulları da ya kız ya erkek olarak planlayalım. Yani şimdi yeni planlananlarda ‘hem kız hem erkek olarak’ gelen projeler oluyor. Onları ortaokul ve lise diye çevirelim. Bu kız mı olacak, erkek mi olacak, diyelim. Yani kız-erkek aynı kampüs içinde düşünmeyelim. Artık düz lise de düşünmeyelim. Artık hepsi Anadolu lisesi.”

Bilal Erdoğan’ın sözleri o dönemde tartışma yaratmıştı. Hiçbir resmi ağız da çıkıp “karma eğitim kaldırılması söz konusu değil” dememişti.

Sadece O mu? TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Meclis’teki 14. Ulusal Çocuk Formunda “Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum. İnşallah bu yanlışlık, önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek” demişti. AKP Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz da “Ben karma eğitime karşı olan bir insanım, doğru bulmuyorum. Türkiye'de erkek liseleri vardı, kız liseleri vardı. Bunlar 28 Şubat cuntasının ortadan kaldırdığı uygulamalar, darbe hükümetlerinin ortadan kaldırdığı uygulamalar” diye konuşmuştu.

Türbanı on yaşa indiren düzenlemenin ardından ister istemez bu sözler akla geldi. Kulislerde “Sırada karma eğitime veda mı var?” sorusu yüksek sesle sorulmaya başlandı.

“Ajandalarını iyi biliyoruz”



Geçmişte görev yapmış bazı Milli Eğitim Bakanları ile dün sohbet ettim. Onlar da düzenlemeden son derece rahatsızlar ve geleceğe dönü kaygı ve kuşkuları var.

DYP-SHP Koalisyon Hükümeti döneminde Milli Eğitim Bakanlığı yapan CHP Bursa Milletvekili Turhan Tayan da bu kuşkuyu taşıyanlardan. Tayan, “Karma eğitim kaldırmak konusunda zaten Bilal Erdoğan bir açıklama yapmıştı. Niyetlerinin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Her gün yeni bir uygulama ortaya çıkıyor. Ajandalarını da gayet iyi biliyoruz Karma eğitimi kaldırmaya kalkışmak çağdışı bir yaklaşımdır. Türk toplumu karma eğitim uygulamasından ne zarar görmüştür ki kaldırmaya kalkışacaklardır. Bunların hepsi oy avcılığına dayanan Türkiye’yi geriye götürecek niyet ve uygulamalardır” diyor.

Tayan, türbanın on yaşa kadar indirilmesini ise “laik eğitimden uzaklaşan bir geriye gidiş” olarak görüyor. Yapılanların özgürlüklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını söylüyor.

“10 yaşındaki kız çocuğu hangi demokrasi ve özgürlük bilinci ile türban takacaktır?” diye soran Tayan, şu yorumu yapıyor: “Bu, siyasi amaçla dinsel eğitimi dayatmaktır. Anne baba baskısını ve mahalle baskını dayatmaktır. Çağdaş ve laik eğitim ilkelerine aykırıdır. Uygulamaya yükseköğretimdeki türban serbestisi örnek gösterilemez. 18 yaşındaki üniversite öğrencisinin özgürlüğü ve iradesi ile 10 yaşındaki kız çocuğunun iradesini bir sayamazsınız. İhtiyacımız orta öğretimde kıyafet serbestisi değildir. Bu karar ideolojiktir ve pedagojik değildir.”

“Çocuk haklarına aykırı”

DSP-ANAP-MHP Hükümetlerinde Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan, İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı, Profesör Necdet Tekin düzenlemeyi eleştiriyor. Tekin “Bu, Türk milli eğitimine yapılan en büyük hakarettir, bunun ötesi yok. Büyük bir kötülüktür ve geriye gidiştir. O yaştaki çocuklar kendi kararını kendisi veremez. Çocuk adına ailesi karar verir. O nedenle de aile baskısı ile türbanı giymek zorunda kalacaktır. Reşit olduktan sonra ister takar ister takmaz buna kendisi karar verir” diyor.

Profesör Tekin, türban takma yaşının ona kadar indirilmesini pedagojik açıdan da son derece sakıncalı buluyor. Tekin şu görüşü savunuyor: “Laik eğitim sistemine de çocuk haklarına da, insan haklarına da aykırıdır bu düzenleme. Dünyada devletlerin büyük bölümü eğitim sistemini çağdaş hale getirirken Türkiye’de çocukların kafasını kapatarak geriye götürüyor. Daha ilkokuldan ayrımcılık yapmaya çalışıyorlar. Bu, eğitime yapılan en büyük kötülüktür.”

Eski Milli Eğitim Bakanı, merkez sağın önemli isimlerinden Nahit Menteşe’yi de rahatsız etmiş yapılan düzenleme. “Türban takmak için 10 yaş çok küçük değil mi?” diyor ve ekliyor: “ Bu kadar küçük yaşta çocukları türban takmaya zorlamak anlamına gelir. Ben buna taraftar değilim ve doğru bulmuyorum. Reşit yaşta elbette takabilir ama 10 yaş çok küçük. Reşit olduktan sonra kararını verir, istediğini takar ya da takmaz. Bu baskıyı da getirecektir. Bu kadar küçük yaşta pedagojik açıdan da sakıncalı buluyorum.”

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz...

Bakalım iktidar bundan sonra eğitimde ne tür düzenlemeleri dayatacak? Türbanın 10 yaşa çekilmesinde olduğu gibi söylentiler gerçeğe dönüşecek mi? Bekleyip göreceğiz...






Önceki ve Sonraki Yazılar