Haziran'la yeni bir Cumhuriyete

Doksan birinci yılında, bildiğimiz anlamda bir Cumhuriyetin varlığından söz etmemiz hala mümkün müdür?

İçinde yaşadığımız rejimin 1923’ün değerleriyle bir bağlantısı var mıdır?

2014 Türkiye’sinde, hiçbir şey olmamış gibi, Cumhuriyet kutlaması yapmak mümkün müdür?

Romantizme, duygusallığa gerek yok; açıkça kabul edelim ki Cumhuriyet çökertilmiştir, değerleri ve kazanımları yoğun bir saldırı altında kan kaybetmektedir, Türkiye’nin artık başka bir siyasi rejimi vardır, bu rejimi Cumhuriyet olarak adlandırmak mümkün değildir.

Türkiye’de, merkezinde dinin, tepesinde tek bir adamın durduğu dini-otoriter bir rejim inşa edilmektedir.

Ortada gelip geçici olmayı düşünen bir hükümet değil, parti-devlet bütünleşmesi vardır; zaten cılız olan kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen sona ermiştir, anayasa kâğıt üzerinde varlığını devam ettirse de, ilkeleri düzenli olarak ihlal edildiğinden aslında yok hükmündedir.

O halde kararlılıkla şöyle denilmelidir: “Artık romantizmle, nostaljiyle savunulacak bir Cumhuriyet yok, yeni bir Cumhuriyet için kolları sıvamak gerekiyor.”

İşte bir süredir ODTÜ Vişnelik Tesisleri’nde, “ne yapmalı” sorusu etrafında bir araya gelen Türkiye’nin ilerici, devrimci, yurtsever güçleri, geçen Pazar yapılan üçüncü toplantı itibariyle, yeni bir ülke, yeni bir Cumhuriyet kurma mücadelesi ve iradesinde birleştiler, bir kolektif akıl ve eylem birliğini inşa etmek için yola çıktılar.

Bu ortak iradenin, ortak aklın adı, bundan sonra “Birleşik Haziran Hareketi”dir.

“Hazirancılar” ayaklarını Gezi/Haziran isyanına bastılar, oradan yola çıktılar ama Haziran öncesini de unutmadılar, Türkiye’nin ilerici-devrimci bütün birikimini sahiplendiler, bu mirası üstlendiler.

Yayınladıkları çağrı metninde ise kendilerini ve mücadelelerini şöyle tarif ettiler:

 - Ülkemizin faşist ve dinci/mezhepçi zorbalığa sürüklenmesine dur diyoruz.

- Emekçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına mahkûm edilmesine, taşeronlaşmaya ve güvencesizliğe karşı, insanca bir yaşamı savunuyor, iş cinayet ve katliamlarının önlenmesi için mücadele ediyoruz.

-  Piyasacı talan ekonomisine karşı çıkıyor, özelleştirme yağmasına karşı halkçı-kamucu bir ekonomiyi savunuyoruz.

- Dinin siyasal ve toplumsal yaşamı belirlemesine karşı laik ve özgür bir yaşam için bir araya geliyoruz.

- Bölgemizdeki emperyalist boyunduruğa karşı direnen halkların yanında yer alıyor, ülkemizin Ortadoğu’da savaşa sürüklenmesine karşı barışı savunuyor, bağımsız bir ülke ve kardeşce bir bölge istiyoruz.

- Kürt sorununun çözümünde özgürlük temelinde kardeşlik ve birlikte yaşama iradesine dayalı, adil, onurlu bir barışı ve eşit yurttaşlığı esas alan bir çözüm için güçlerimizi birleştiriyoruz.

- Her tür cinsel ayrımcılığa, şiddete ve baskıya karşı duruyor, kadın cinayetlerine son vermek için harekete geçiyoruz.

- Doğanın tahribine, kentlerimizin ve yaşam alanlarımızın kar amacıyla yağmalanmasına karşı mücadeleyi her alana yayıyoruz.

Anlaşılacağı üzere, Haziran her şeyden önce bir savunma hareketidir, bir direniş hattıdır: Yağma ekonomisine karşı kamuyu, taşeron çalışmaya karşı emekçiyi, dinselleşmeye karşı laikliği, ranta karşı kenti, ayrımcılığa karşı kadın haklarını, iç ve dış savaşa karşı barışı, milliyetçiliğe karşı eşit yurttaşlığı ve ortak vatanda birlikte yaşama iradesini savunma hareketi.

Ancak Haziran sadece bir savunma ve direniş hattı değildir; tekrarlamış olalım, Haziran bir yeni Cumhuriyet kurma iradesidir, eşitliğin ve özgürlüğün ülkesini kurma fikridir.

Hazirancılar yürümeye başladı, bu iradenin ve fikrin yolu açık olsun!


Önceki ve Sonraki Yazılar