Yalnız yaşamak bir tercih midir?

Hemen başlığın yanıtıyla başlayayım; artık evet. Yalnız olmak, artık moda kelimeyle bir “trend”. Yalnızca dünyada değil, ülkemizde de durum bunu gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2002 yılında tek başına yaşayan kişi sayısı 665 bin 749’muş. 2007 yılında 715 bine, 2009’da ise belirgin bir sıçrayışla 1 milyon 34 bin 661’e çıkmış. 2010’a gelindiğinde yalnız yaşana 100 bin daha artmış. Bu sonuçlardan belli ki bu rakamlar daha da artacak.

Dünyadaki yalnız yaşam durumuna bakalım. Bu konuda araştırmalar yapan New York Üniversitesi'nden Sosyolog Eric Klinenberg'in söylediğine göre; şu anda yalnız yaşayan Amerikalıların sayısı, çekirdek ailelerde yaşayanların sayısından fazla.
 
Euromonitor International adlı bir araştırma şirketinin yaptığı bir araştırmada dünyada 1996 yılında 153 milyon yalnız yaşayan insan sayısının 2011’e geldiğinde 277 milyona yükseldiğini ortaya koydu. Bu rakamlar gösteriyor ki son 15 yılda dünyada yalnız yaşayanların oranı yüzde 55 arttı.

Dünyanın yeni eğilimi, yalnız yaşamak giderek artacak gibi görünüyor. Yalnız yaşama artık bir tercih konusu. Yalnız yaşayan insanın imajı da değişiyor günümüzde. Daha sosyal, bağımsız, ayakları yere sağlam basan gibi özelliklerle anılmaya başlanıyor yalnız yaşayan insan. Ne kadar böyledir bilmiyorum.

Amerikan sosyolog Eric Klinenberg, insanların yalnız yaşamayı seçtiğine dair dört neden sıralıyor.

İlk neden, ekonomik. Artık daha fazla insan yalnız yaşamayı karşılayabilecek maddi güce sahip.

Bu ilk nedene, kapitalist sistemin insanları daha fazla tüketime yönlendirmesini de eklemeliyiz. Ne kadar fazla insan tek başına yaşarsa, o kadar çok ev için tüketim yapılacak ve sisteme hizmet edilmiş olacaktır.

İkinci nedeni ise kültürel. Eskiden yalnız yaşamak bir mecburiyet gibi görünür ve toplum yalnız yaşayanlar için üzülürken bugün yaşadığımız dünyada insanlar üzerinde “tek başına ayakta durabilme” baskısı oldukça yüksek.

Yalnız yaşamak, her ne kadar tek başına ayakta durabilmekse de, bir yandan da ilişkilerinde dikiş tutturamamış görüntüsü vermekten geri kalmıyor. Bu yüzden de yalnız yaşayana farklı bir baskı oluşabilir.
 
Üçüncü neden teknolojik. Artık isnanlar yalnız yaşasalar dahi internet ve sosyal medya sayesinde sürekli başkaları ile iletişim halinde olabiliyor, paylaşımda bulunabiliyorlar.

Sosyal medyanın verdiği sosyallik nereye kadar bilemiyorum. Gerçek insan ilişkilerinin sıcaklığını vermeyeceği kesin.
Dördüncü neden ise, özellikle gençlerin yalnız yaşamayı bir ayrışma ve başarı hikâyesi olarak görmesi. Ayrıca yalnız yaşadıklarında kendilerine ve kariyerlerine daha fazla yatırımda bulunabileceklerine inanıyorlar.

Gençler böyle görüyor olabilir, ta ki karşılarına yaşamlarını paylaşabilecek biri çıkana kadar.

Yaşamınızda, yalnızlığınızı, istediğiniz zaman paylaşacak biri varsa, yalnızlık güzel. Gelecek ne getirecek bilinmez ama, insan insana her zaman gereksinim duyacaktır.

*Eric Klinenberg , “Going Solo: The Extraordinary Rise and Surprising Appeal of Living Alone”
"Tek Başına: Yalnız Yaşamanın Sıra Dışı Yükselişi ve Şaşırtıcı Cazibesi"

Önceki ve Sonraki Yazılar