Yanlış haritayla buraya kadar

Siyaseti A noktasından B noktasına bir yolculuk olarak algılayan çizgisel analizin ne kadar yanıltıcı olabileceğini  her gün örnekleriyle görüyor, ama bir türlü öğrenemiyoruz.  Öğrenemediğimiz için, bir an geliyor, şaşırıp kalıyoruz; kafamız karışıyor, ne yapacağımızı bilemiyoruz.

Çizgisel analiz dediğim yöntem, yolcunun ve yolda karşısına çıkacakların hiç  değişmeyeceği, hep sabit kalacağı varsayımına dayanıyor. 

Eldeki haritaya göre şurada bir tepe var, ötesinde bir ırmak, sonra bir uçurum ve az ilerde bir köprü.

Oysa biz yola çıktıktan sonra o tepe kayboluyor, o ırmak kuruyor, o  uçurumun yerinde bir dağ yükseliyor, o köprü havaya uçuyor.

Bakın siz şu işe!  Bunlar hiç hesapta yoktu! Ve telaş içinde sorulan o soru:  “Neredeyiz?”

İlerde apışıp kalmamak için, rota çizilirken her şeyin her zaman hareket halinde olduğu olgusunu bir an bile hatırdan çıkarmamak ve tüm olasılıkları öngörmeye çalışmak gerekiyor.

Açık bir zihin ve nesnel değerlendirme yetisi isteyen, hiç de kolay olmayan  bir şey bu.

Dar ideolojik kalıplarla, klişelerle, boş ezberlerle olacak şey değil.


***

AKP’nin dış politikada düştüğü durum,  çizgisel analize dayanan rotaların ülkeleri sürükleyebileceği bataklıklara çarpıcı bir örnek.

Kendilerine ne kadar güveniyorlardı.  Nasıl olsa herşeyi onlar biliyordu.  Her şeyin en doğrusunu biliyorlardı.  Oralar onlardan sorulurdu.  Güney sınırından aşağı inecek,  haritaya göre orada olması gereken bir mağaranın yüz yıldır kapalı duran kapısına gidip bağıracaklardı:

“Açıl susam açıl!”

Açılmazsa ısrar edeceklerdi. “Açıl çünkü ben geldim, senin Müslüman kardeşin!!”


Derin bir sessizlikle karşılaştılar.

Ya orada öyle bir mağara yoktu.  Olsa bile şifresi değişmişti.  Ya da, artık bir de parolası vardı. Büyük olasılıkla:

“Ne çeşit Müslüman?”

Yanıtı felaket olan bir parola!

Artık geçerli olmayan bir haritadan bir yere varmaya çalışmakta inat etmenin ülkeyi getirdiği noktayı görüyoruz.

Ortadoğu’da bizden habersiz yaprak kıpırdamayacaktı.

Fırtınalar kopuyor, yabancı televizyonlardan öğreniyoruz.

Baş oyuncu olacaktık. Figüran bile değiliz! 
      
Umarım cerememiz bundan ibarettir!    
   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar