S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Yaşasın Cumhuriyet

Cumhuriyet Bayramımızı eskiden nasıl coşkuyla kutlardık.

Haftalar öncesinden yapılan hazırlıklar izlenir, heyecanla bayram törenlerini beklerdik.

Kara-Hava-Deniz Harp Okulu öğrencileri, Muhafız alayı, Polis Akademisi öğrencileri, askeri birlikler, milli sanayi ve tarım kuruluşlarımızı övünçle, heyecanla izlerdik. Silahlı Kuvvetlerimize ait jetlerimiz havada akrobasi dansları yapar, Türk Hava Kurumu öğrencileri paraşütlü gösterileri ile zenginlik katardı.

Geceleri düzenlenen fener alaylarında Tariş, Fiskobirlik, Çukobirlik, Ant Birlik, Tügsaş, Et ve Balık Kurumu, Pancar birlikleri,  Narenciye Birlikleri vb. birçok tarım kooperatifleri ile Milli banka ve sanayi kuruluşlarımız Ziraat Bankası, Halk Bankası, Türkiye İş Bankası vb. Makine Kimya Endüstrisi, Etibank, Sümerbank, Türkiye Şeker Fabrikaları, Şişe Cam Sanayi, Ferrokrom, Demir Çelik İşletmeleri, Alüminyum Fabrikaları, Bakır İşletmeleri PETKİM, TÜPRAŞ, Ataş, Petrol Ofisi, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Maden Tetkik Arama Enstitüsü vb. yer alırlardı.

Genç Cumhuriyet’in bilime inanarak, irfanla yarattığı eserlerdi bunlar.

Genç Cumhuriyet’in kadroları Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta söylediği gibi; İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar.

Sözünün gereği, hiçbir yabancı ülke ya da zümreden bir şey beklemeksizin bir yandan devlet eliyle diğer yandan özel sektör (milli burjuvazi) aracılığıyla kalkınma hamlesini başlatmıştı.

Bazılarının isimlerini belirttiğim bu kuruluşlarla tarımda, sanayide, ekonomide gelişmemizin önemli adımları atılmıştı.

Yıllar geçtikçe yetkin olmayan siyasi kadroların yönetime getirildiği bu KİT’ler Türkiye’nin kalkınmasını ve sanayileşmesini istemeyen emperyalist ülkeler ve onların yerli işbirlikçilerinin girişimleri ile önce teknolojilerini yenilemelerini engellediler.

Türlü gerekçelerle zarar ettirmeye çalıştılar. Zarar ettiremediklerini de türlü bahanelerle ya kapattılar ya da özelleştirme adı altında sattılar.

Siyasi iktidarlarca bir bir kapatılan ve özelleştirme adı altında kıymetli arazileri müteahhitlere rant için peşkeş çekilen bu sanayi kuruluşlarının bir çoğunun yerine ya alışveriş merkezleri ya da konutlar yapıldı. Bu arazileri alanlar haksız büyük rantlar sağladılar.

Geriye dönüp bakınca yokluk yoksulluk içerisinde sanayileşen, tarımda modernizasyona geçmeye çalışan Türkiye’nin, her bir vatandaşının verdiği paralarla yapılan bu eserleri kötü yöneterek satma noktasına getirenleri ve satanları affetmek sizce mümkün mü?

Tarım Kooperatiflerinin kapatılması,  bu gün Türkiye’nin birçok tarım ürününü ithal etmesinin sebeplerinden biri değil mi?

Düne kadar tahıl deposu olarak anılan birçok ürünü ihraç eden Türkiye, bugün birçoğunu ithal eder duruma geldi.

Son olarak fındıkta yaşananları üzülerek izliyoruz.

Emeğinin karşılığını alamayan binlerce üretici fındık ağaçlarını kesmekte.

Türkiye bugün köyden kente göçün arttığı, kırsalda üretimin ve hayvancılığın gerilediği bir noktaya geldiyse; bunun sorumlusu KİT’leri zarar ettirerek özelleştiren, tarım arazilerini, hatta meraları imara açan, tarım kooperatiflerini özelleştiren siyasi kadrolardır.

Türkiye bu gidişe 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası dur dedi.

Bülent Ecevit’in Köy Kent projesi, o dönem kurulan Köy Koop’lar milli tarımın gelişmesi içindi.

Deniz Baykal’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan’ı olduğu bu dönemde petrol rafinelerinin devletleştirilmesi, milli sanayimizin gelişmesi ve enerji kaynaklarımıza sahip çıkmamız için atılan büyük bir adımdı.

Bunu elektronik ve haberleşme sistemlerinde ASELSAN’ın 1975 yılında kurulması izledi.

Savunma Müsteşarlığı bünyesinde sınırlı kalarak geliştirilerek sürdürülen çalışmaların diğer alanlarda da gerçekleştirilmesi dileğimiz.

Sanayimizin gelişmesi için çağdaş, modern teknolojik yatırımlar kadar, bu gün dahi sayıları yeterli olmayan kalifiye ara eleman ihtiyacının giderilebilmesi için Teknik Sanat Okullarının ( Endüstri ve Meslek Liselerinin) arttırılması, bilimsel ve teknik eğitime önem verilmesi gerekmektedir.

Bağımsızlığımızı kolay kazanmadık.

On binlerce şehit ve gazi verdik.

Bu toprakların her bir karışında şehitlerimizin kanı var.

Ümmet anlayışından millet olmamıza geçişi sağlayan, her birimize eşit yurttaşlık hakkını veren,  Cumhuriyet’imize sahip çıkmak hepimizin görevi.

Cumhuriyet kurulurken bir gün öncesi 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun devlet şeklini belirleyen maddelerinde bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından değişiklik yapılmıştır. Atatürk tarafından kaleme alınan kanunun birinci maddesinin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet’tir.” cümlesi, Yine kanunun üçüncü maddesine “ Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir. Meclis, hükümetin bölündüğü yönetim dallarını bakanlar aracılığıyla yönetir.” ifadesi eklenmiştir.

Türkiye 2019 yılında yapacağı referandumla devlet yönetiminde kuruluş felsefesinden ayrılarak farklı bir yönetim sistemine geçecek.

Bu sisteme ilişkin çok farklı görüşler dile getirildi.

Parlamenter sistemin korunmasını isteyen ve başkanlık yönetim şekline karşı çıkan bir siyasetçimiz Deniz Baykal’dı.

Bu yıl 16 Nisan’da yapılan referandum öncesi köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir gezerek devletin yönetim şeklinde yapılması istenen değişikliklere kararlılıkla karşı çıkan Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal bildiğiniz gibi 14 Ekim’den bu yana İbn-i Sina Hastanesinde yatmakta.

Sayın Baykal’a geçmiş olsun ziyaretine gelen çok sayıda asker- polis, farklı parti ve siyasi eğilimlere sahip siyasetçi-bürokrat var.  

Özellikle siyasiler, akademisyenler ve bürokratların birçoğu sohbetlerinde, siyasi düşüncelerinin farklılığını ifade ettikten sonra, onun referandum öncesi dile getirdiği endişeleri ve referandum sonrası televizyon programlarındaki vurgulamalarını şimdi daha iyi anladıklarını belirtip, hak verdiklerini söylüyorlar.

Özellikle 2019 yılında yapılacak Başkanlık seçimlerinde muhalefet adaylarının seçildikleri an tereddütsüz yeniden parlamenter sisteme dönecekleri taahhüdü verme sözü en çok konuşulanlar arasında.

Türk siyasetinin deneyimli ismi Deniz Baykal’ın hızla iyileşerek yeniden aktif siyaset yaşantısına dönmesi, bilgi birikimi ve deneyimlerini aktararak yeniden katkıda bulunması dileğiyle…

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar