Bıçak sırtı...

Türkiye kritik bir eşiğe doğru hızla ilerliyor. Rejimin baskıcı karakteri kuvvetleniyor. İktidar kendi etrafında bir çeşit faşist hareketlilik örgütlüyor. Bu süreç bıçak sırtında uzun süre gidemez. Ya bir tarafa, ya diğer tarafa devrilecektir...
Türkiye, ya gerici iktidar yapısının kurumsallaştığı ve anayasal ifadesine kavuştuğu bir rotaya girecek, ya da toplumsal muhalefet gericiliği dağıtacak...
***
AKP emperyalizmin kurdurduğu ve iktidara taşıdığı bir partidir. ‘Ezilmiş Müslüman’ kimliğini ve her türlü dinci demagojiyi kullanarak, iktidarın da avantajıyla kitlesel bir etki yaratmayı başardı.
Ardından ABD ve onun ajan örgütlenmesi Fethullahçıların marifetiyle ulusalcı kesimleri tasfiye etti, özellikle TSK içindeki geleneksel millici Kemalist damarı ezip pasifleştirdi. Sonra da eski ortakları Fethullahçılarla bir iktidar kavgasına girerek onlardan kurtulmaya başladı.
ABD ve diğer emperyalistler bu iktidara tabii ki güvenmiyor artık. Bir alternatifini yaratmaya da çalışıyorlar. Neredeyse tüm muhalefeti bu doğrultuda belirlemeye uğraşıyorlar ve bunda son derece etkililer.
Ne var ki, KaçAk Saray merkezli iktidar, dış politikadaki bütün fiyaskolarını içeride güce çevirebiliyor. Düşman algılarıyla hem kendi örgütlerini konsolide ediyorlar, hem iktidarlarını güçlendiriyorlar.
Baskıcı yasalara her geçen gün yenileri ekleniyor. Muhalif medyanın en ılımlılarından başlayarak hepsi bir bir yıldırılıyor. Gazeteciler tutuklanıyor. Binlerce dava açılıyor.
(Hakikaten, Guinnes’e bir başvurmak ve kayıt altına aldırmak lazım, bu kadar çok hakaret davası açan başka bir devlet yöneticisi olduğunu zannetmiyorum. KaçAk Saray açık ara önde!)
Yargı başta olmak üzere, yerel yönetim birimlerinden üniversite idarelerine kadar bütün devlet bürokrasisi KaçAk Saray’a bağlanmış vaziyette. Valiler Saray militanı gibi hareket ediyor. Polis teşkilatı Saray muhafızları haline geldi. KaçAk Saray’dan gelen talimatlar doğrultusunda, vatandaşların anayasal haklarını bizzat polis teşkilatı gasp ediyor. Saray bütün devlet kurumlarını bizzat belirliyor. Bilimsel faaliyet icra etmesi beklenen TÜBİTAK bile tekkeye çevrilmiş, yakında Diyanet’e bağlanıp fetva yayınlamaya başlayacak.
***
Kürt halkına yönelik acımasız bir savaş yürütülüyor. Evet, bir örgüte, gerillaya falan değil, düpedüz yoksul mahallelere saldırıyor ‘özel tim’ler.
1990’larda köyler boşaltılıyordu, bugün koskoca şehirler boşaltılıyor. Devlet, bir dizi şehirde can güvenliği olmadığı için öğretmenleri geri çekti. Operasyon düzenlenen mahallelerde iç savaş görüntüleri var. Medya inanılmaz yalanlar uyduruyor. Diyarbakır’da tarihi Kurşunlu Camii’ne ‘terörist’lerin sığındığını, sığındıkları camiyi yaktıklarını, itfaiye araçlarına da ateş açıp yangının söndürülmesini engellediklerini duyuruyor gazeteler, televizyonlar! Birilerinin sığındıkları yeri ateşe verdiğine inanmamızı bekliyorlar!
***
Öte yandan, çok tehlikeli bir gelişme yaşanıyor. Ilımlısından tehlikelisine tüm İslami akımlarda inanılmaz bir radikalleşme yaşanıyor. Saldırganlaşıyorlar. Faşist müfrezeler gibi örgütlenmeye, Suriye’ye geçip silah ve savaş eğitimi almaya başladılar.
Suriyeli cihadçılar da AKP iktidarının vurucu gücü olmaya namzet. On binlerce AKP sempatizanı cihadçıyla yan yana yaşıyoruz...
***
Bir daha tekrar etmekten zarar gelmez, Türkiye kritik bir aşamaya doğru hızla ilerliyor.
Bu durum uzun süre devam edemez. Türkiye bıçak sırtında, ya geriye devrilecek, ya da ileri doğru büyük bir sıçrama gerçekleştireceğiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar