Başbakan Ahmet Davutoğlu ,Yassıada'yı Camp David gibi arabuluculuk ve barış görüşmelerinin yapıldığı bir barış adasına dönüştüreceklerini söyledi. Davutoğlu, “Yassıada Adnan Menderes ve arkadaşlarının hatırasını yaşatmak için Camp David gibi arabuluculuk ve barış merkezi yapılacak” diyor ama yüzde yüz Amerikan yapımı olan Camp David'in ne olduğunu biliyor mu?

Camp David ne bir arabuluculuk ne de barış görüşmeleri için yapılmış bir yerdir.
Camp David, Washington yakınlarında Maryland eyalet sınırları içinde Amerikan Başkanlarının dinlenme ve tatil yeridir.

Başkanlar tatil günlerinde veya haftasonlarında ailesiyle burada dinlenir. Spor yapar, golf oynar. Yakın akrabaları, eşi ve dostuyla vakit geçirir. Bazen dünya liderlerini misafirhane olarak burada ağırlar. Bazen ulusal güvenlik ekibini burada toplar. Başkan, Camp David'de Beyaz Saray'ın resmi havasından kurtulup önemli toplantıları gözlerden uzak, basının her an karşısına çıkamayacağı rahat bir ortamda gerçekleştirir.

Başkan Jimmy Carter gözetiminde 1978 yılında Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menahem Begin arasında 12 gün süren gizli pazarlıktan sonra ünlü Camp David anlaşması burada imzalandı. Başkan Bill Clinton 2000 yılında yine Camp David'de İsrail Başbakanı Ehud Barak ile Filistin lideri Yaser Arafat'ı bir araya getirdi. Camp David, Beyaz Saray gibi halkın ziyaretine açık bir yer değildir. Askeri üs statüsündedir. Güvenliği üst düzeydedir.  Camp David ismi, Eisenhower'ın torununun adından gelir. 1942 yılından beri ABD Başkanlarının dinlenme evi olarak kullanılıyor. Davutoğlu, Yassıada'daki projeye neden Camp David benzetmesi yaptı? Menderes ve Bayar ailelerinin törene katıldığı Yassıada projesine Amerikan Başkanlarının dinlenme ve tatil beldesinin dışında bir benzetme yapılıp başka bir ad konulamaz mıydı? Şüphesiz konurdu. Belli ki Türk usülü başkana Amerikan usülü bir Camp David yapma hazırlığı var. Yassıada projesinin ardında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Ak-Saray'dan (ABD: White House) sonra Camp David benzeri bir yer inşa etme planı olduğu anlaşılıyor. Kimbilir Abdullah Öcalan’la Türk Camp David’inde 1978’deki gibi Carter-Sedat-Begin benzeri bir anlaşmanın şimdiden hazırlığı yapılıyor.

Not: Değerli meslekdaşlarım Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan ‘Mahrem’ , Tolga Tanış ‘Potus ve Beyefendi’ kitabıyla Türk-ABD ilişkilerinde önemli bir dönemi aydınlatıyor. Ellerine sağlık.