Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Yaz yaz bitmez

AKP yeni liderini açıklamak için 19 Mayıs’ı özellikle bekledi.

19 Mayıs 1919’da Atatürk
karanlık bir coğrafyada yeni ve çağdaş bir Türkiye için ilk adımı attı.

19 Mayıs 2016’da Erdoğan kendi Türkiyesi’ni kurmak için ‘altın vuruş’unu yaptı.

Artık bu ülke her şeyiyle Erdoğan’ın.

Dünkü oylama bunu kanıtladı. Dokunulmazlık oylaması Erdoğan’ın istediği şekilde sonuçlandı.

CHP Haziran seçimleri sonrasında olduğu gibi bir kez daha oyuna geldi getirildi.

“Tarih bunu not etti”
diyeceğim ama bu işe yaramaz.

Çünkü CHP’de çok ama çok büyük sorun var.

CHP örgütleri ile CHP’ye oy veren milyonlar arasında kopukluk ve güvensizlik sorunu var.

Aslında başka şeyler de var ama o kadarı bir gazeteci olarak beni ilgilendirmiyor.

MHP ise hiç ilgilendirmiyor.

Bir misyon partisi olarak MHP görevini yaptı, yapıyor ve yapacak.

‘Allah’ın izni ve AKP’nin kavliyle’
MHP’de kongre de olmayacak.

Şimdi herkes heyecanla HDP’li vekillerin içeriye atılmasının ‘aksiyonlu’ sahnelerini bekliyor.

Aralarına üç-beş CHP’linin sıkıştırılması da hiç fena olmaz!

Merak edenler için söyleyeyim MHP ve AKP’li vekillerin mahkemeleri önceden ayarlanacak.

Bu devlet artık AKP’nin.

Yani Erdoğan’ın.

Devletin tüm kurumlarını kontrol eden bir AKP çok zekice kendi yandaşlarını da zenginleştirdi.

Zenginleşen ya da en kolayından farklı oranlarda iktidar olanaklarından yararlanan insanlar kolay kolay AKP’den vazgeçmeyecektir.

Laiklik, çağdaşlık, Kürt sorunu, Suriye ve IŞİD gibi söylemler
onları ilgilendirmiyor.

Bunu bilen AKP yani Erdoğan kendi yolunda kararlılıkla yürüyor ve yürüyecek.

A. Gül, A.Şener, İ. Şahin, D. Fırat, H. Çelik, S. Kapusuz, B. Arınç ve son olarak Davutoğlu’nu bile devre dışı bırakabilen Erdoğan
yakın gelecekte yeni müttefik MHP’nin desteğiyle başkanlık konusunu da çözecek.

CHP’den de üç-beş oy aldı mı referanduma da gerek kalmaz.

Ya da Kasım’da yeni bir seçimle HDP devre dışı bırakılır ve AKP 380 sandalye alarak bu işi tek başına çözer.

Artık her şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolünde.

Davutoğlu gittiğine göre dış politikada da durum aynı.

Belki de dışişleri bakanlığına da ‘düşük profilli’ biri getirilir.

Ya da MİT Müsteşarı Fidan dışişleri bakanı olur. Bu ülkede her şey normal.

Ne demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan? ‘O benim sır küpüm’.

Fidan; ‘Arap Baharı’sonrasında Ankara’nın tüm sırlarını biliyor.

Başta Suriye olmak üzere bölgedeki tüm silahlı gruplarla ilişkiler, bu ve benzeri oluşumların Türkiye’deki faaliyetleri, yabancı istihbarat örgütleriyle ilişkiler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bildik bilmedik tüm dış ve iç ilişki ve faaliyetleri.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama ya da Katar ve Suudi Arabistan emir ve kralı ile görüşürken masada Fidan da oluyor.

Özetle Cumhurbaşkanı Erdoğan için içte hiç bir sorun kalmadı.

Yol ve yönteme bakmaksızın Erdoğan istediği herşeyi yaptı.

Bir son hamle kaldı o da başkanlık.

Kolay.

Kutlamak gerekiyor.

Geriye kalıyor dış politikanın sıkıntıları.

Hepsi de IŞİD eksenli.

Mütedeyyin bir Türkiye için yola koyulan bir AKP ideolojik müttefiki IŞİD konusunda ne yapar bilinmez ama başta ABD olmak üzere batı bu işten çok rahatsız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ve Batı’ya ne der bilemem ama nasıl gelişirse gelişsin, konu Ankara’nın ana gündemini oluşturacak.

Bu konudan çok tedirgin olan Aleviler gidişatı endişe ve korku ile izliyor.

HDP ve ona bağlı Kürt sorunuyla ilgili konuşulan çok tehlikeli senaryoları unutmadan.

Bize de yazmak ve konuşmak kalıyor.

İşe yarar mı bilinmez. Nereye kadar o hiç bilinmez.

Heyecan ve umut var oldukça. Bende değil yazıp söylediklerimi hiç anlamayanlarda.

Ya da anlayıp umursamayanlarda.

Ya da umursayıp da hiçbir şey yapmayanlarda.

Ya da toptan karanlık bir Türkiye’yi heyecanla bekleyenlere.

Önceki ve Sonraki Yazılar