OPMM ELEKTRİK SEKTÖRÜ -FİYATLAR-

Ortak Politikalar Mutabakat Metni (OPMM) Enerji Sektörü 24’üncü sayfada “Enerji sektöründe arz-talep dengesini bozacak teşvik ve sübvansiyonlar yerine bütçeden doğrudan maddi destekler vererek vatandaşları, sanayiciyi ve esnafı yüksek fiyatlar altında ezdirmeyeceğiz” şeklinde bir vaat veya taahhüt yer almakta.

Bugün ister mesken isterse sanayi ve ticari abone grupları olsun herkes elektrik fiyatlarının yüksekliğinden şikayetçi. Öte yandan üretici veya dağıtıcı firmalarda mevcut fiyatların düşük olduğunu ifade etmekte. Kabul edelim ki, üretim maliyetleri ve dağıtım bedelleri düşmeden elektrik fiyatlarını ucuzlatma imkânı yok. Açık yüreklilikle belirtelim; ülkemizde elektrik fiyatlarını sabit tutabilmenin ön koşulu, elektrik üretiminde başta EÜAŞ’ın hidrolik üretimi olmak üzere suya dayalı tüm hidrolik üretimin toplam elektrik üretimi içinde payının yüzde 28-30 bandında gerçekleşmesidir. Diğer bir ifadeyle su gelirlerinin düşük olduğu dönemlerde özellikle Fırat Havzasının kurak bir sezon geçirdiği dönemlerde elektrik fiyatlarını dengeleyebilmek, teknik ifadeyle üretim maliyetlerini “paçallayabilmek” çok zordur, çünkü 2012-2014 sonrası EÜAŞ’ın yaklaşık 6.000 MW yerli linyit, kömür santralleri özelleştirildi. Üstüne üstlük yüksek fiyatlarla, enerji sektörü tecrübesi ve sermaye birikimi yetersiz şirketlere satıldı. Bu dönem öncesinde yani 2002-2012 döneminde hidrolik üretimin az olduğu dönemlerde yerli linyit üretimiyle “paçallama” imkânı vardı. Fiyatları etkileyen diğer unsurlar döviz kurunun düzeyi, yerli kömür santrallerinin emre amade üretim durumları, ithal kömür ve doğalgaz fiyatlarıdır. Bunlar üretim maliyetleri yönüyle, bir de dağıtım yönü var.    

Dağıtım bedellerini artıran en önemli unsur ise geçmiş yıllarda yapılan yüksek bedelli özelleştirmeler ve dağıtım maliyetleridir. Dağıtım bölgelerinin yüksek özelleştirme bedelleri ve bankalardan sağlanan dövizli krediler maliyet baskısı oluşturmakta, bu maliyetler tüketimin arttığı ve üretimin hidrolik kaynaklar üzerinden regüle edilemediği dönemlerde fiyatları yukarıya çekmekte, bu tür durumlarda arz güvenliği endişeleri de elimizi kolumuzu bağlamaktadır. Dağıtım bedellerini artıran diğer unsurlar tüketim okuma-faturalandırma iş ve işlemlerinde personel istihdamı ve yeni yatırım-dağıtım hatlarının yapımı gelmektedir. 

Tüm bunların dışında yıllardır üzerine bir türlü gidilemeyen, siyasete kurban edilen bir konu daha var, elektrik tüketici grupları arasında yaşanan çapraz sübvansiyon. Ne demek istiyoruz? 

Aşağıda 2021 sonu itibariyle abone sayısı, faturalanabilen tüketim miktarları ve güncel fiyatlar yer almakta.(EPDK verilerinden yararlanılmıştır)

ekran-goruntusu-2023-03-21-204203.png

Tüketici türüne göre; toplam sanayi tüketimi yüzde 44 payla, 111,5 milyar kWh tüketimle birinci sırada, sonra ticarethane ve mesken tüketimleri eşit miktarlarda yüzde 24 paylarla 61,4 milyar kWh. Tarımsal sulama yüzde 4 payla 13,4 milyar kWh.

Abone sayısına göre tam tersi bir sıralama mevcut. Yüzde 82 payla 39 milyon aboneyle mesken ilk sırada, yüzde 15 pay 7,3 milyon aboneyle ticarethane ikinci, yüzde 1,5 payla 710 bin aboneyle tarımsal sulama üçüncü, 87 bin ve yüzde 0,5’ın altında sanayi abonesi son sırada. Aydınlatma bedelleri Hazine’den karşılanmaktadır.

Özetle; mevcut tarife sistemi içinde en fazla tüketen yani tüketimin yüzde 70’ini gerçekleştiren sanayi ve ticarethane tarifeleri en yüksek fiyattan, daha az tüketen mesken ise oldukça düşük fiyattan işlem görmektedir. Sanayi mesken fiyatının iki katından fazla (son dönemde sanayide fiyatlar düştü) ticarethane fiyatı ise mesken fiyatının iki katından işlem görmekte. Tarımsal sulama fiyatları bile mesken fiyatlarının iki katına yakındır

Halbuki sanayi ve tarım aboneliği üretim, ticarethane hizmet, mesken ise tüketim demektir. Gelişmiş ülkelerde sanayi fiyatları mesken tarifelerinden bazen yarı yarıya bazen de yüzde 30-40 daha düşüktür.

Sanayi ve ticarethane elektrik fiyatları fiyat geçişkenliği nedeniyle temel mallar, hizmetler ve işlenmiş gıda gibi ürünlerin nihai fiyatlarına etkileriyle çok daha fazla hayatımıza etkilemekte. Diğer bir ifadeyle, sanayi ve ticarethane abone gruplarının fiyatlarının yüksek olması tüm ürünlerin fiyatlarına yansımakta ve yüksek enflasyona neden olmaktadır. 2021-2022 dönemi bunu bir kez daha gördük.   

OPMM ilk cümlesi teşvik ve sübvansiyonlar yerine bütçeden doğrudan maddi desteklerin sağlanması yerinde bir çözümdür. Çözüm şu olabilir; ülkemizde desteğe ihtiyaç duyan yoksul-fakir halk kesimlerine yönelik mekanizmalar oluşturularak ödeneğini Hazine bütçesinde açıkça göstermeli, siyasi saiklerle ve oy alma kaygısıyla çapraz sübvansiyonlarla sanayi ve ticarethane abonelerine 2-3 katı fiyattan elektrik satarak meseleyi sürdüremeyiz. Bugün bu yöntemle, yani çapraz sübvansiyonla fakir ve yoksul kesimler her gün aldıkları her üründe, her hizmette enflasyonla bedelini ödüyorlar. Artık şunu topluma anlatalım, sanayi ve ticaret üretimdir, hizmettir, konut elektriği tüketimdir. Halkı fakiriyle zenginiyle aldatmaya son verelim.

Bu noktada bir önerimiz var; önce kamu kurum ve kuruluşlarına, ya da kamusal hizmet veren tüm kuruluşlara abonelikte kişinin beyanını esas alan yasal bir düzenleme yapalım. Diyelim ki; asgari ücret düzeyinde veya daha alt bir gelire sahip abone olanlara ilk 100-150 kwh saat elektriğin örneğin, kamu şirketi EÜAŞ’ın maliyetinin üstünü bütçeden karşılayalım, asgari ücretin üzerinde gelire sahip olanlarının elektrik fiyatlarını piyasa fiyatlarına çekelim. Bu noktada, önemli bir ayrıntı şu; yalan beyanda bulunan, gelirini eksik beyan eden, sahte evrak düzenleyen abonelere yaptırım uygulayalım, örneğin daha önce ödedikleri bedelin iki-üç katı kadar idari, mali, hatta adli işlem, abonelik iptali, yeni abone hizmeti alamama vb. yaptırımlar getirelim. Bu sayede devleti düzenbazlıktan vatandaşı da sahtekarlıktan kurtarabiliriz. Pek çok batı ülkesinde elektrik tüketim değerleri abonenin bildirimine tabidir, yıl sonu mahsuplaşma yapılır, dağıtım firmalarına işletmecilik ve ek istihdam maliyeti çıkmaz.  

Sevgili Okurlar;

Kademeli bir şekilde sanayi ve ticarethane fiyatlarını düşürerek ve/veya mesken fiyatlarını artırarak doğruları yapmak durumundayız.  

Elektik tarife yapısında diğer bir değişiklik, meskende tek tarife yerine çoklu tarife yapısına geçiş üzerinde durulmalıdır. Örneğin hafta sonu konutlar için elektrik tarifeleri cazip hale getirilebilir, hafta sonu gece tarifesine dönüştürülebilir. Bu sayede mesken abonelerine destek sağlanmış olur. Dağıtım firmalarının yapacağı sayaç değişimi çok zor değildir, sistem hemen hemen hazırdır. Ayrıca, dağıtım firmalarına uzaktan okuma, beyana dayalı mahsuplaşma, scada sistemleri vb. düzenlemeleri yasal zorunluluk haline getirelim, bu sayede dağıtım maliyetleri azalır, dağıtım firmalarının kar edemiyoruz şeklindeki ağlama-sızlamalarının önüne geçebiliriz. 

Haftaya yenilenebilir ve yerli kömür santralleri teşvik mekanizmasını yazmak ümidiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar