Coğrafya kader değildir; yöneticiler hiç değil!

17 Ağustos 1999…

Saat 03.02…

Gölcük-Yalova başta olmak üzere Marmara bölgesi sarsıldı.

20 bin civarında insan öldü.

Maddi kayıplar Türk ekonomisini sarstı, 2001 ekonomik krizini tetikledi.

 

****

 

Tarih 6 Şubat 2023…

Yine gece saat 04.17, bu kez ülkenin güney doğusunda 10 şehir yerle bir oldu.

Yazıyı yazdığım saatlerde ölü sayısı giderek artıyor.

Görünen manzara o ki, Türkiye depreme hiç hazır değil…

Hatay’ın bazı ilçelerine ilk gün yardım gidemedi henüz.

Ne AFAD ne de başka kurumlar…

Televizyonlara bağlanan belediye başkanları altını çize çize “Hiçbir yardım gelmedi” dediler.

Hatay Samandağ, Defne ve Arsuz belediye başkanları acı içinde yardım çığlığı atıyorlardı.

 

****

 

Demek ki 17 Ağustos 1999 depreminden bir gram ders alabilmiş değiliz.

Hani bu tarih milat olacaktı.

Binalar güçlendirilecek, yeni binalarda sıkı denetim yapılacak, kentsel dönüşümle eski binalar yenilecekti.

Hiçbiri yapılmadı.

 

***

 

Yeni yapılan kamu binaları bile depremde çökmüşse sözün bittiği yerdeyiz demektir.

Havalimanlarının yollara patladı, hastaneler bile boşaltıldı.

Valinin açıklamasına göre Antakya ve Kırıkhan'da yıkık binalar var. İskenderun'daki ve Antakya'daki devlet hastaneleri yıkıldı. Polisevi de yıkıldı.

 

****

 

Önümüzdeki günlerde, enkaz kaldırıldıktan sonra çözümü konuşacağız yeniden ama ben şimdiden altını çizeyim, deprem öldürmedi, demiri, çimentosu çalınan binalar öldürdü.

Müteahhitlik sistemi değişmeden deprem bir kader değil toplu intihar şekli olmaya devam edecektir.

Türkiye yeniden ayağa kalkmalı ve arsa rantı üzerinden para kazanma devri son bulmalıdır.

 

****

 

Coğrafya kader filan diyorlar ama doğru değil…

Bu toplumu kötü yönetenler ne kadar kaderse, coğrafya da o ölçüde kaderdir.

Deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, geçmişe de atıfta bulunarak bu durum çok güzel analiz etti:

Gölcük depreminde sonra bir imam kalkıp kitap yazmış, ‘7.4'lük deprem sizi terbiye etmeye yetmedi mi' diye. Bu bir pervasızlıktır. Tanrı elinde sopası olan bir put değildir ancak putlaştırdılar. Endonezya, Bangladeş, Kuzey Hindistan, Pakistan, Afganistan ve maalesef Türkiye'nin dahil olduğu yazgıcı ülkelerde en çok deprem yıkımı olmaktadır. Yazgıcılıkla teselli yaratılıyor, hesap sorulması zihinlerden uzaklaştırılıyor. Sorgulanmayan bir yönetim biçimi varsa onun adı demokrasi değildir (Denetlenmeyen demokrasi otokrasidir-Y.B). Deprem takdiri ilahi değildir, deprem takdiri siyasidir.”

 

****

 

Bu yazının dipnotu: 17 Ağustos’tan birkaç gün sonra TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçınbayır’la Yalova-Gölcük’ü gezmiş, yerinde gözlem yapmıştık. Yıkılan binaların çoğu 8-9 katlıydı. Çoğunda deniz kumu kullanılmıştı. Un ufak olmuştu beton. Demir namına bir şey görülmüyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar