Enes Kara ölüme gönderildi!

Ailesinin zorla cemaat yurdunda kalmasını istediği, Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi, 19 yaşındaki Enes Kara, ardında bir video bırakarak yaşamına son verdi.
İşte videoda söylediklerinin bir kısmı:
"Burada vakit namazları zorunlu. Cemaat şeklinde kılıyoruz, namazdan sonra ders var, 30 dakika sürüyor yaklaşık. Günlük 1 saat burada olan kitaplardan okuman zorunlu. Haftanın 3 günü cemaat dersine katılman zorunlu. Yemekleri yine öğrenciler yapıyor, haftanın 1 günü temizliği yine biz yapıyoruz. 
Sabah namazıyla uyanıyorum, okula gidiyorum geliyorum, akşam namazı, yemek, okuma, yatsı namazı, cemaat dersi, sonra gece 10. Ertesi gün 6.30 gibi tekrar namaza uyanıyorum. Kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum.
Bu iki sorunu ayrı ayrı düşününce aslında katlanılamayacak şeyler değil ama bunları birleştirince tüm yaşama sevincimi alıyor, özgür hissetmiyorum kendimi. 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan.
Buna ek olarak dönem sonlarında okuma programı oluyor. Bir hafta boyunca sabahtan akşama kadar buradaki kitaplardan okuyorsun, telefonuna falan da el koyuyorlar. Düşünsene bir dönem buna katlanıyorsun sonra ara tatil diye seviniyorsun ama yok, zorla okuma programı var. Yazarken bile kötü oluyorum. Her günüm stresle geçiyor, saçım dökülüyor arada beyazlar var.
19 yaşımı asla böyle hayal etmemiştim.
Bu şekilde yaşamaya katlanamıyorum. Bu şekilde yaşamaya mezun olana kadar katlansam bile ne ailemin baskısı bitecek ne de yaşamaya değer bir hayatım olacak. Ha, belki iyi bir hayatım da olur, ilerde doktorlar daha insancıl şartlarda çalışır ve ailem bir şekilde anlayışla karşılar ya da ailemle bağımı keser ve başka bölüme geçerek içinde bulunduğum durumdan kurtulabilirim ama bunu yapmak için herhangi bir motivasyon ya da yaşama sevincim de kalmadı artık.
Son zamanlarda tek düşündüğüm iki kız kardeşim.
Onlar benden daha fazla baskıyla büyüyecekler en basitinden şu an biri lisede ve ortaokulu imam hatipte okudu ve liseyi imam hatipte okumak istemedi. Ama onun fikrinin ne önemi var ki, şu an ailemin zoruyla imam hatipte okuyor yine. Yarın öbür gün açılmak isterse? Ya da benim gibi dinden çıkarsa? Hayat onlara da zindan olacak benim gibi..."

***

İçimizi yakan bu genç insanın ölümü ilk değildi.
İktidar yargı eliyle yayın yasakları getirmiş olsa da kamuoyuna yansıyanlar bile dehşet tablosunu ortaya koyuyor.
Geçen ay benzer bir olay olmadı mı?
Antalya-Kepez’de İlim ve Kültür Derneği’ne ait kaçak öğrenci yurdunun aşçısı Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 1. sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’un başını satırla kesti. 
Katil Tuğrul’un başını göğsüne koyarak ‘Deccal’i vurdum’ diye bağırdı. 
Tuğrul’un afyonlanmış gibi konuşan babası cenaze sırasında ‘Bugün bizim Şeb-i Arusumuz, biz bunu düğün gecesi olarak düşünüyoruz’ dedi.

****

Medyaya yansıyan tecavüzleri saymaya kalksak, sicili kabarık büyük suç dosyaları ortaya çıkar.
Dün FETÖ’da olduğu gibi tarikat ve cemaatlerin önüne siper olan iktidar partisi ve yandaşları Enes Kara’nın intiharının tartışmaya açılmasını ‘ideolojik’ buldu.
Kişisel özgürlüğüne düşkün olduğu bilinen Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik yaptı bu açıklamayı.
Ne yani genç bir insanın kurban gitmesinin ardından bu konu konuşulmayacak mı?
Esas ideolojik tutum tek tip insanın yetiştirildiği, bireyin kul haline getirilmek için robot gibi yönlendirildiği tarikat ve cemaatleri savunmak değil midir?

****

Bir aklı başında kişi çıkıp söyleyebilir mi, Menzil’in, Nur cemaatinin, Süleymancıların, İsmail Ağa’nın FETÖ’den amaç ve yöntem bakımından farkı nedir?
Neden bunlara bu kadar hoşgörü gösteriliyor?
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 101 bin üyenin oy kullanıp yönetimini seçtiği, devletin her türlü denetimine açık, maddi kaynakları saydam Türk Tabipler Birliği’nin kapatılmasını istemek yerine tarikat ve cemaat yurtlarının kapatılmasını istemesi daha doğru olmaz mı?

****

Bu yazının dipnotu: Sadece tarikat ve cemaatlerin değil her türlü numaranın döndüğü özel yurtların da kamulaştırılması şarttır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar