Yediğin bibere dikkat et

Büyük tohum firmaları biliyorsunuz domates tohumunu altından daha pahalı satıyorlar. Bir gram domates tohumu 30 YTL. Bunu savunurken veriminin fazla olduğunu iddia etmekteler. Bu çeşitlerin tarımsal ilaçsız ve kimyasal gübresiz yetiştirilemedikleri gerçeğine bu yazıda hiç değinmeyeceğiz. Bu ürünlerin lezzetli olmadığını da biliyoruz. Peki, yediğimiz bu endüstriyel tarım ürünlerinin besin değerleri ne durumdadır? Türkiye’nin durumu ABD ve Avrupa ülkelerinin çoğundan şu anda daha iyidir. Çünkü her şeye rağmen daha uluslararası tohum devleri piyasaya tam olarak hâkim olamamışlardır.

ABD Tarım Bakanlığı’nın 1950 ve 1999’da 43 sebze ve meyvede yaptığı bir araştırmaya göre, protein, kalsiyum, demir, riboflavin ve C vitamininde büyük kayıplar söz konusudur. Düşüşler proteinde %6, demirde %15, C vitamininde %20, riboflavinde %38’dir. Verim artarken besin değerleri düşmektedir.

Diğer bir araştırmayı ABD Minnesoto Üniversitesi yapmıştır. Kızılderililere de ait olan çeşitler dahil yerel çeşitler marketlerden alınan ürünlere göre çok fazla besleyici bulunmuştur. Örneğin yerli fasulyelerde antioksidant düzeyi marketlerden alınan çeşitlere göre bazılarında 21 misli bazılarında 3.5 misli fazla bulunmuştur.  Kabakta, mısırda, pirinçte de benzer sonuçlar alınmıştır. Yağ asitleri açısından da yerel çeşitler çok üstündür.

Şimdi sanıyorum ABD’de kanser başta birçok hastalıklardaki büyük artışların nedenleri daha iyi anlaşılmaktadır. Büyük uluslararası tohum firmaları için önemli olan kârdır. Bunların geliştirdikleri çeşitler yola dayanıklı, gösterişi güzel (plastik biblo gibi) ancak lezzetsiz ve besin değerleri açısından fakirdir. Tarımsal ilaçsız ve kimyasal gübresiz yetiştirilemedikleri için zehirli olduklarını da ekleyelim. Ancak çiftçiyi inandırabilmektedirler. Bir süre sonra çiftçi tohum, ilaç, gübreye çalıştığını anlamakta, zehirle iç içe yaşamaktadır. İşte tohum yasası ve UPOV bu cendereyi daha da derinleştirmektedir. Ne yazık ki UPOV Meclis’ten çıkarken bir milletvekili bile dönen dolapları anlamamıştır ve yasa oybirliği ile kabul edilmiştir.

Sakın “ne yapalım, dünyayı başka türlü besleyemeyiz” demesinler. Dünyada insan başına 300 kilonun üstünde hububat düşmektedir. Açlığın nedeni az üretim değil, dengesiz gelir dağılımıdır.

Bu kötüye gidişi durdurmak mümkündür. Yenilginin kaçınılmaz olduğunu iddia edenlerin bir kısmı da görevli moral bozuculardır. Oyunlarına gelmeyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar