Gerçeklik duygusu kaybolunca


Toplumların başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi onu yönetenlerin gerçeklikle bağlarını koparmasıdır.  Böyle toplumların başına çok kötü şeyler gelebilir.

Örneğin, İttihat ve Terakki liderlerinin gerçeklikle bağlarını koparmalarının sonucu Osmanlı İmparatorluğu’nun batışı olmuştur.  Fantezi dünyalarında dolaşan Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i igal etmesinin bedelini yalnızca kendisi değil, milyonlarca insan ödemiştir, ödemektedir.  Tarihte daha nice örneklerini bulabiliriz.

Türkiye ne yazık ki benzer bir durumla karşı karşıya.  Ülke’nin “güçlü adamı” ya da muktediri Recep Tayyip Erdoğan’ın birkaç yıldır söyledikleri,  onun genel  gerçekliğinin dışında, adeta paralel bir evren içinde yaşadığını, dünyayı oradan algılayıp ona göre değerlendirdiğini gösteriyor.  Amerika’yı kimin keşfettiğinden tutun da sosyal medyanın toplumsal rolüne kadar  pek çok konuda söyledikleri başkalarına “uçuk” geliyor.

Paralel evrenden gelen mesajlar  adeta normalleşti.  Artık pek çok kişi, bu arada yabancı basın,  Beştepe’deki devasa binadan her gün yeni parlak fikirler bekliyor!

***


Erdoğan’ın uzun mücadelelerden sonra nihayet Cumhurbaşkanlığına çıkması onun yeniden gerçekler dünyasına dönebilmesi için bir fırsat olabilirdi.  Öyle ya, siyasi payelerin en yükseğini elde etmiş olgun biri olarak Çankaya’yanın doruğundan ülkeye ve olgulara kuş bakışı bakabilir, söylemini akıl, mantık ve bilgelikle donatabilirdi.  Sıkıntı içindeki, bölünmüş ülkenin buna şiddetle ihtiyacı vardı. Ama tam tersi oldu.

Tarih, Türkiye’ye bir şans daha tanıdı:  Bir bilim adamı ülkenin Başbakanlığına getirildi.  Ömrü kitapların ve fikirlerin dünyasında geçmiş , siyasi küçük hevesleri çoktan aşmış olması gereken bu kişi en tepede ve partisine gerçeklik duygusunun yeniden kurulmasına öncülük edebilir, ülkeyi paralel evrenden yalın olgular dünyasına indirebilirdi.


Ama orada da tam tersini görüyoruz.  Boynuz kulağı geçti: Başbakan Davutoğlu son günlerde öyle şeyle söylüyor ki,  o formasyonda birinden bu sözler nasıl çıkar diye hayret ediyoruz.

Gerçeklik duygusunu kaybetmiş insanlarla iletişim kurmak, onlara doğruları göstermek, iyi olana ikna etmek zordur.  Çünkü çevreleri de paralel evrene göç etmiştir.  Sonuç, cumbur cemaat tehlikeli bir  sürükleniştir.

Gerçeklere karşı çıkmanın sınırları vardır.  Umarım irrasyonelliğe sürüklenişin ülkemize faturası daha önce saydığım örnekler kadar ağır olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar