Yemin metnini değiştirelim derken…

Bir empati yaptım… Kendimi yeni seçilmiş milletvekili arkadaşlarımın yerine koydum o gün… 

TBMM’de ilk günüm… Müthiş heyecanlıyım… Biraz da gergin… Bu yüzden, terleme ve üşüme nöbeti birbirini izliyor… Kürsüye çıkıp, bu millete ve bu ülkeye hizmet için yemin edeceğim… Bu yüce kurumun tarihsel işlevine ve kutsiyetine uyum sağlayacak, vakar ve sorumluluk içerisinde olmalıyım… Başkanlık kürsüsünden ismim anons edilince, büyük bir heyecanla yerimden kalktım, ceketimin düğmelerini bağladım ver kürsüye doğru yürümeye başladım… Öylesine karmaşık duygular yaşıyordum ki sanki ben, ben değildim. Sanki içimdeki ben,  beni yönlendiriyor, bana sufle veriyor gibiydi.

Fraklı ve beyaz eldivenli kavaslar, her kürsüye çıkanın su bardağını değiştiriyordu… Benim için de taze su koydular… Bardaktan bir yudum aldım ve okumaya başladım;

“'Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim!”

X X X

Metni bitirdiğimde, neredeyse nefesim kesilmiş, soluk alamaz hale gelmiştim…

Düşündüm de; Allah aşkına bir metin, nasıl olur da bu kadar kötü yazılır? Bu kadar Türkçe’den yoksun, bu kadar gramer hatası… Böylesine anlaşılmaz ve “uzlaşılmaz” bir metin yazmak için acaba özel bir çaba mı sarf edilmiş?

Ve bu yemin metni, yıllardır tartışma konusu olur… Ta 1991’den bu yana… Her defasında değişmesinden dem vurulur ama her nedense bir türlü değiştirilemez… Metnin, demokrasiyle örtüşmediğinden tutun da ideoloji içermesine kadar bir sürü eleştirisi yapılır… Ama herkes te çıkar bu metinle “yemin” eder… Bazıları da etmez ya da kendine göre eder… Ondan sonra kimi tatsızlıklar çıkar.

X X X

Evet bu yemin metni değişmeli… “Arızi” bir metindir ve gerçek “namus ve şeref sahibi” insanları önemli sıkıntılara sokmuştur. Zira bu metinle yemin edip, ardından, yeminin gereklerini yerine getirmeyen ya da getiremeyenler ile aynı ortamda bulunanlar rahatsız olmuşlardır, olmaya da devam ediyorlar!

 Başka ülkelerde de milletvekilleri göreve başlarken yemin eder. Onların da yemin metinleri vardır. Ve her ülkeninki farklıdır. Kimi, kendi kutsalına vurgu yaparak yemin eder. Kimi, Tanrı üzerine, kimi kutsal kitaplar üzerine, kimi halk ve halkın ahlaki değer yargıları üzerine yemin eder… Ancak bizimki gibi uzun ve anlaşılmaz değildir bu metinler…

Dolayısıyla bizdeki yemin metni daha kısa ve anlaşılır bir hale getirilmeli. Ancak görüyorum ki belli kesimlerden gelen itirazlar, “metnin uzunluğuna ve gramer bozukluğuna” değil. Metindeki “ideoloji” vurgusuna… Öyle anlaşılıyor ki bu itiraz sahipleri; metindeki “demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma” ibaresinin çıkarılmasını istiyor. Çünkü metinde ideoloji içeren ibare sadece burası.

İşte ben de buna itiraz ediyorum. Zira bu ibare, benim “kutsal değerlerim”in en önemlisidir. Ve ben bu değerler üzerine and içerim. Çünkü bu değerler sahiplenip korunmadıkça, ne birey olarak benim ne de bu ülkenin ayakta kalabileceğine inanıyorum!

Önceki ve Sonraki Yazılar