Kurulacak yeni hükümet, 13 yıllık AKP iktidarının yarattığı gerici ve piyasacı yıkımı ortadan kaldıracak bir programı benimsemeyecekse, hiçbir anlamı olmayacaktır. Eğitimdeki aydınlanma ve bilim düşmanlığına, imam hatipleşmeye, devletteki gerici kadrolaşmaya itiraz etmeyecek yeni bir hükümetin hiç gereği yok.

Aynı nedenle...
İktidar ve cemaat kontrolüne girerek yozlaşan adli yapıyı, silahlı bir gerici örgüte dönüşen militan Emniyet’i köklü bir şekilde değiştirmeyecek bir hükütmet yeni de olsa gereksizdir.

Dahası..
Neo-liberal ekonomik politikalar nedeniyle derinleşen yoksullaşmaya, bozulan gelir dağılımına, tüketim ekonomisine, taşeronlaşmaya, esnek çalışma düzenine ve üretimin değil rantın egemen olduğu AVM zihniyetine karşı tutum almayacak yeni hükümetin hiçbir anlamı bulunmuyor.

Bunların yanısıra...
Bölgedeki gerici/mezhepçi politikalara, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu'da IŞİD vahşetini destekleme ilkelliğine, ABD ve AB'ye yaltaklanma anlayışına dayanan sinik, iki yüzlü ve kompleksli dış politika çizgisine karşı çıkmayacaksa, yeni bir hükümete hiç ihtiyaç duyulmayacaktır.

Ayrıca...
Kürt sorununun çözümünü Türkiye'nin gerici dönüşümüne endeksleyen AKP çizgisine itiraz etmeyecek bir hükümet, yeni değil eski olacaktır.

Aynı zamanda..
Türkiye'nin birliğini koruyarak, Kürt sorununda adil, demokratik ve gerçek bir çözüm politikası geliştirmeyen bir hükümetin başarı şansı da yaşama şansı da olmayacaktır.

Ve nihayet...
AKP’den hesap sormayacak bir hükümete hiç ama hiç ihtiyaç yoktur. Çünkü böyle bir hükümet, AKP düzeninin devamı demektir.