Yeşil derin devlet

AKP’nin gerilemesiyle birlikte bazı karanlık olaylar da çorap söküğü gibi peşpeşe ortalığa döküldü. Koalisyon tartışmaları arasında davulcunun gazı gibi gürültüye giden “işlerden” son zamanlarda ortaya çıkan bazılarını hatırlatayım.

- 1970’lerin karanlık isimlerinden Fehmi Altınbilek, Çetin Oğuz adını almıştı, Albaylıktan emekliydi. 7 Haziran seçimi günü silahlı saldırıya uğradı. Olayla ilgili olarak oldukça karışık biri gözaltına alındı. Ayrıca Albay Altınbilek’in, Cemaat’in 160 kişilik yasadışı dinleme listesinde yer aldığı ortaya çıktı. 25 Ocak’ta “Fehmi Altınbilek ve ekibinden uzak durun” tweet’i atan ve hesabı yöneten kişilerin, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevliyken yasadışı telefon dinlemesi yaptıkları iddiasıyla meslekten ihraç edilen polisler olduğu saptandı.

- MİT TIR’larını durduran Savcı Özcan Şişman, mahkemede yaptığı savunmada Reyhanlı (52 kişi öldü), Cilvegözü (13 kişi öldü) ve Ulukışla (bir asker, bir polis, bir kamyon şoförü öldü) saldırılarında MİT’in parmağı olduğunu öne sürdü. (HDP’nin Diyarbakır mitingindeki patlamada kimin parmağı olduğu ise herkesin bildiği bir sır!)

-TPAO çalışanı Cevzet Soysal’ın 1998′de kaçırılarak öldürülmesine ilişkin 14′ü polis, 19 kişi gözaltına alındı. Soruşturma İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülüyor ve Fetullah Gülen bu polisleri azmettirmekle suçlanıyor. Firari durumda bulunan dönemin bölge imamı Bahattin Karataş’ın, Soysal’ın durumuyla ilgili bilgileri Gülen’e aktardığı, Gülen’in de infaz talimatını verdiği öne sürülüyor.

- Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 22 Ağustos 2000 tarihinde Fetullah Gülen hakkında devlet yapısını değiştirerek dini kurallara dayalı bir devlet kurmak suçuyla dava açılmıştı. Savcı Nuh Mete Yüksel (Ankara Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşımdır), iddianamesine Gülen örgütünün polisi ve orduyu ele geçirme girişiminin delillerini koymuştu. Cemaat Savcıya “seks kaseti” kumpası kurdu.

Kaset iddiası 23 Ekim 2002’de “bağımsız medyanın amiral gemisinin” sürmanşetinde “Bir gecelik zevk uğruna” başlığıyla yer aldı. Yüksel görevden alındı. Dava, AKP döneminde, 2007’de beraatla sonuçlandı.

Aynı kaset komplosu, şimdi havuz medyasının “amiral gemisinin” manşetinde (15 Mayıs 2015), “paralelci polislerin seks tuzağı” olarak yer alıyor. Ne diyelim, Demirel gitti, “Dün dündür, bugün bugündür” sözü kaldı yadigar.

Geçen yüzyılın son yılları. Susurluk’tan iki yıl sonra. O zamanlar derin devlet içinde PKK itirafçısı bir “Yeşil” vardı. Meğer yine o zamanlar derin devletin rengi de yeşile dönüşmeye başlamış. Sonra o yeşiller “paralel” olmuş, yeşilleşme sürecinde paraleller çatışmış, şimdi kirli ilişkiler ortalığa saçılıyor.

Sahi, Cumhurbaşkanı Deniz Baykal’la görüştüğü günün akşamı MİT Müsteşarını Saray’a çağırıp ne konuşmuş olabilir ki?

‘Yokum diyor’

7 Haziran öncesi AKP’nin seçim afişlerinde “var mısınız?” yazılarını gördüğümde, aklıma hep “Var mısın, Yok musun?” yarışması ve açılan sandıklardan para çıkması gelirdi.

Sonra Davutoğlu miting meydanlarında sordu: “Yeni anayasayla birlikte başkanlık dahil yepyeni bir siyasal anlayışa, siyasal sisteme var mısınız?”

Sandıklar açıldı ve yüzde 60’ın başkanlık sistemine “yokum” dediği anlaşıldı.

Davutoğlu, o miting meydanlarında “üçlü çete” dediği partilerle yakında koalisyon görüşmeleri yapmaya başlayacak.

Yineleyeyim, Demirel gitti, “Dün dündür, bugün bugündür” sözü kaldı yadigar.

Önceki ve Sonraki Yazılar