Yine zenginleşmişiz haberimiz yok!

Dolar almış başını gidiyor, işsizlik rekor kırıyor, bankalar kredi muslukları kısmış, şirketler borç batağında, ekonomi 3. çeyrekte küçüldü, piyasada nakit para yok ama halkımız 2 bin dolar zenginleşti. Müjdeyi duyunca bir rahatladım,

“kriz yalanmış” dedim ama bu 2 bin dolar
nerede bir türlü bulamadım.


Yine bir AKP uyanıklığıyla karşı karşıyayız. Daha önce de enflasyonu belirleyen ürün sepetini değiştirerek enflasyonu düşüren AKP, ikinci kez milli gelir hesaplamasını da değiştirdi ve bir anda refaha kavuştuk!

Aslında bu karar yani milli gelirin hesaplamasında
yapılan değişiklik kararı kasım ayında alındı
ve Resmi Gazete’de yayımlandı. O zaman çoğumuzun
gözünden kaçan bu gelişme, önceki
gün TÜİK Başkanı Mehmet Aktaş’ın düzenlediği
basın toplantısıyla bilinir hale geldi. TÜİK Başkanı
Aktaş, kağıt üzerinde zenginleşmenin gerekçesini
“Biz olanı daha iyi ölçtük, yine revizyon
olsa yine yukarı doğru olur” olarak açıkladı.

Yeni ölçüm sistemine göre, kişi başına düşen
gelir 2015 itibarıyla 11 bin 14 dolar seviyesine
çıktı. Daha önceki hesaplamayla bu rakam 9 bin
130 dolardı. Kısaca kişi başına gelir, 1884 dolar
daha artış oldu. Aktaş, ‘Bir gecede milletin para
konuldu’ eleştirilerini savuşturmak için “Aslında
milletin cebinde ne kadar para olduğuyla ilgili
bazı ipuçlarıyla daha iyi tahmin yapıyoruz. Mevcut
geliri daha iyi ölçmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin
en zengini de açlık sınırında olanı da hesapta
var” diyor. Özrü kabahatinden büyük gibi,
hiçbir şey anlatmayan bir açıklama yani…

TÜİK, bu zenginleşmeyi daha önce baz olarak
alınan 2002 rakamları yerine 2009 yılı gerçekleşmelerini
dikkate alarak yaptı. Esas sorun da
burada zaten, çünkü 2009 kriz yılıydı ve ekonomi
yüzde 4.7 oranında küçülmüştü. Haliyle, daha
sonraki yıllarda çıkacak her rakam, krize göre daha
iyi olacak. Dolayısıyla en kötü yıl seçilmiş olduğu
için rakamlara göre sürekli zenginleşeceğiz.

Ölçüm sistemlerinin revize edilmesi zaman zaman
gündeme geliyor, sadece Türkiye’de değil,
dünyada da yapılıyor bu iş. Ancak bunun amacı
göz boyamak değil, daha sağlıklı verilere ulaşmak.
Burada TÜİK bir taşla iki kuş vurma yoluna
gitmiş 2009’u seçerek, bir ‘şark kurnazlığı.’

Önceki ve Sonraki Yazılar