Yozlaşmanın dibine vurduk!

Toplumda eskiye özlem giderek büyüyor.

İleri yaştaki insanlarla konuşurken, geçmiş dönemleri daha huzurluyduk, daha mutluyduk diyerek anlattıklarına siz de şahit olmuşsunuzdur.

Eğer bir toplum geçmişini arar hale gelmişse o toplumda ciddi sorunlar yaşanıyor demektir.

Aslında yakın tarihten başlayarak bu sorunları net bir şekilde görebiliyoruz.

Bizi biz yapan kültürel değerlerimiz bir bir eriyor/eritiliyor…

Ülkeler arasında yozlaşma ölçütü tıpkı çan eğrisi değerleri gibi az gelişmiş ve çok gelişmişlerde yok gibidir.

Az gelişmiş ülkelerde gelenek ve baskı nesiller arasındaki farka izin vermezken, gelişmiş ülkelerde nesillerdeki anlayış farkı sorun bile değildir.

Bizim gibi ülkelerde bu sosyal bir sorun olarak hep gündemdedir. Büyüklüğü de yönetim biçiminin çatışmacı tavrı ile doğru orantılıdır.

AKP iktidarında tavan yapan toplumun negatifliği ile nesiller arası yozlaşmanın dibine vurmuş durumdayız.

Demokrasinin gelişmediği ülkelerde, ülkeyi yönetmekten çok, ele geçirmeye çalışan, siyasi anlayışların yarattığı en büyük tehlikelerden biri de budur.

Böyle bir siyasi anlayış, çağdaşlaşmadan çok, gericilikle dolu ise ve kalıcılığı altı yılı aşarsa ulus bilinci yerini başka değerlere teslim eder.
14 yıllık bu siyasi anlayış başka bir ülke yapısında çoktan bölünmeyi başarabilecekken bizim ulusal bütünlüğümüzü korumamızın altında, Cumhuriyetin kadrini bilenlerin direnişi yatmaktadır.

Sanayi devrimini tamamlamasına rağmen bir milletin, Cumhuriyetle tanışması ve demokrasiyi hedeflemesi bu ulus bilincini canlı tutabilmiştir.

Atatürk devrimlerinin sürdürülememesi, tamamlanmadan “çok partili” sisteme geçilmesi bu günlerin tek nedenidir. 
Yozlaşma şartlarının fazlası ile yaşandığı bu günlerde, Cumhuriyet koruyuculuğunda laik, sosyal, hukuk devleti özelliğimizin değerini bilerek savunanlar, kendi içlerinde yozlaşmamış, aksine apolitik olan kendi yeni nesillerini de bu mücadeleye katmışlardır.

Çağdaşlığı hedeflemiş Cumhuriyetimizin aydınlanma konusunda karanlıktan çıkış mücadelesi, orta yaş kuşağı Cumhuriyetçilerin bayraktarlığı ile olacaktır.

Hurafelerle hayal kuranların efelikleri menfaatlerinin ömrü ile sınırlı iken, demokrasi bilinci ve insanca yaşama mücadelesinde ülke ve insanlığın çıkarı ön plandadır.
Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyu varken, doğruların da bir gün mutlaka kazanacağını bilerek “onurlu mücadelemizi sürdüreceğiz”.

“Bir ağaç gibi özgür, bir orman gibi kardeşçe” yaşayabileceğimiz o günleri tekrar yakalayacağız.

Biz yozlaşmayacağız.

Toplumsal yozlaşmadan uzak kalmak için Cumhuriyet’e sahip çıkmak, yaşatmak onurumuzdur.

Bugün, Cumhuriyetin 93. kuruluş yıldönümü.

Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar