Yunanistan krizi ve Avrupa projesi

Yunanistan’ın Euro krizi referandum ile Avrupa Birliği’ni içinden geçtiği reform sürecinde zorlarken, birçok farklı alanda riskleri de yükseltiyor. Avrupa projesi çoklu ve eşzamanlı sınavları başarıyla atlatmaya çalışıyor:
Güneyden ve doğudan Avrupa’ya doğru göç ve mülteci dalgaları; bu sorunun güvenlik ve ekonomi politikalarına yansıması ve iç siyasette aşırı uçlardaki hareketleri tetikleyici etkisi.

Londra’da muhafazakâr hükümetin AB’den reform talepleri ve akabinde bu konuda referanduma gitme kararı; Birleşik Krallık’ın AB’nin merkezinden çevresine kayması.
AB’nin en büyük komşusu Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, enerji politikalarındaki rolü, Ortadoğu’daki etkisi ve iç ekonomik çalkantıları.

Ortadoğu’da çatışmalar, istikrarsızlık, terör ve insanlık dramının AB üzerindeki kaçınılmaz olumsuz etkileri.

Bu önemli sorunlara rağmen Avrupa’nın küresel etki çarklarını döndüren birçok alanda olumlu ilerlemeler de devam ediyor:
Dünya ekonomisinin ana eksenini oluşturan ABD ve AB arasındaki Transatlantik Ortaklık (TTIP) yeni bir standartlar ve ekonomi alanının ufukta görünmesi (ABD Kongresi Başkan Obama’ya Ticaret Geliştirme Yetkisi verdi; Avrupa Parlamentosu 8 Temmuz’da TTIP hakkında olumlu karar aldı).
AB-Çin ilişkileri ticaret, yatırım ve turizm alanlarında hızla gelişiyor.
Güney Kore, Kanada ve Japonya’dan Hindistan ve Güney Amerika’ya AB’nin yeni ekonomik anlaşmaları çoğalıyor.

AB’ye aday en önemli ülke olan Türkiye ile gümrük birliğinin güncellenmesi, Kıbrıs sorununun çözümü, enerji ve iç güvenlik alanlarında işbirliğinin gelişmesi ve de AB’ye tam üyelik müzakerelerinde yeni başlıkların açılması gündemde.

Dijital ekonomi, yenilenebilir enerjiler ve girişimcilik alanlarında Avrupa Birliği yeni mevzuat ve icraat hamleleri içinde.

Avrupa Birliği’nin bu kadar önemli gündem konusu varken Yunanistan sorunu çok küçük kalabilirdi. Fakat öyle olmuyor. Yunanistan ekonomisi Euro bölgesi ekonomilerinin toplamının ancak %2’sini oluşturuyor. Nüfus olarak da oran aynı. AB şimdiye kadar Yunanistan’a iki defa büyük miktarlarda mali destek (yaklaşık 200 milyar Euro) sağlamasına rağmen hala krizin vehametinin sürüyor olması, Yunanistan hükümetinin olduğu kadar AB’nin saygınlığını da zedeliyor.
Herkesin birbirini suçladığı bu kısır döngüde Yunan hükümeti AB’yi “insafsızlıkla”, bazı ekonomistler “kemer sıkma politikalarını krizi derinleştirmekle”, Alman hükümeti Yunanistan hükümetini “sorumsuzluk ve uzlaşmazlıkla”, AB vatandaşları ödedikleri vergilerin mali kurtarma paketlerine gitmesi gerekçesi ile hükümetlerini “haklarını korumamakla”, AB hükümetleri Yunanistan hükümetini “gerçekçi olmamakla” suçluyor. CHP’nin de üyesi olduğu Avrupa Sosyalist ve Demokratlar Partisi PES de, çözümün aciliyetinin yanı sıra, artık sadece finans odaklı büyüme politikalarının etkisinin olmadığına işaret ediyor.

Uzadıkça uzayan Yunanistan müzakerelerinden bunalan AB üyesi ülkelerin liderleri “Euro bölgesinin ve AB’nin görüşülüp çözülmeyi bekleyen birçok başka sorunu var” hatırlatmasını yapıyor. Bulgaristan Başbakanı “bizde ve birçok ülkede maaşlar Yunanistan’ın üçte biri, abartmayalım, reformlar yapılmalı” diyor. Diğer yandan Yunanistan hükümetinin AB şüpheciliğine savrulan populist söyleminin Türkler gibi komplo teorilerini seven Yunan halkı üzerinde de etkisi açık. Avrupa halkları arasında güvensizlik ve nifağın girmesi ciddi bir tehlike olarak belirmekte.

Bu güvensizlik ortamının yaratacağı zincirleme ekonomik krizler ve AB’nin siyasal aktör olarak zayıflaması kaygısı hızla artıyor. Tansiyonun zaten yüksek olduğu uluslararası ortamda, birçok konuya yönelik ortak dış politika tutum belirlemede de sorunlar ortaya çıkabilir. AB üyesi Yunanistan Kıbrıs sorununun çözümü, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz alanları ve Suriye krizi gibi konularda Rusya çizgisine yakınlaşabilir. Atina daha da ileri giderek, Rusya’ya yönelik yaptırımların uzatılmasını veto ederse veya son zamanlarda söz konusu edildiği gibi daha önce ABD tarafından da kullanılmış olan liman kolaylıklarını Rus donanmasına da sağlarsa, sorunlar daha da derinleşir. AB’nin önündeki zorlu sınavlara yenilerini eklememek üzere atacağı yapıcı adımlar kadar, Yunanistan’ın da Rusya’yı güven bunalımına yol açan bir kart olarak masadan kaldırması önemli.

AB ülkelerinin toplumsal hafızasında, kadim Yunan uygarlığı tarihsel köken olarak kodlanmıştır. Bu kriz ile yeni kodlar yazılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar