Erdoğan'ın getireceği dört sandık kapıda

Erdoğan'ın getireceği dört sandık kapıda

Yurt Gazetesi yazarı Süleyman Kılıç Erdoğan'ın referanduma götürebileceklerini yazdı.

İbn-i Haldun der ki, coğrafya milletlerin kaderidir. Napolyon da, milletlerin dış politikalarını coğrafyaları belirler diye aynı tarifi yapar. Bu sözler sadece günlük siyasetin değil aklın, stratejilerin, olguların ve gerçeklerin ışığında sarf edilmiş evrensel kurallardır. Sahip olduğumuz coğrafya rakiplerimizle mücadele sırasında  avantajları ve dezavantajları belirler.

Size bir önerim var. Günlük siyasi çekişmeleri bir yana bırakın haritayı açın önünüze koyun, kendi kendinize Türkiye nerede diye sorun. O gözle baktığınızda tartışmasız Dünya’nın en değerli kara parçalarından birisine sahip olduğumuzu göreceksiniz.  Gerek kara, gerek deniz açısından. Bu sözler beylik sözler değildir. Denizlerimiz yedi denizin merkezidir. Boğazlar bu önemi kara parçamıza da aktararak, yüzük taşı kıymetinde yapar.

Anadolu’da üst üste 13 medeniyet var.  Köprü tanımı hafif kalır. Çünkü savaşta ilk köprüler imha edilir. Türkiye gerek coğrafya, gerek nüfus üstünlüğünü kullanacaktır. Kullanı- yor da. İnsan gücünü de kullanacaktır. Hiç kimse merak etmesin 500 yıllık batı yürü- yüşünden de kopmayacaktır.  Batı ile çekişme ya- şayacaktır. Bu kaçınılmaz, ama çetin düşman olmayacağız. Batı bunu yapmayacaktır. Doğu ve Batı Avrupa’da yaşayan Türkler yoktur. 400 bin müteşebbisi, 100 bin çalışanı ve 50 milyar Euroluk sermayesi ile sayıları 5 milyonu bulan Doğu ve Batı Avrupa Türkleri var Avrupa’da. İnsan ve sermaye gücü var. Çoğu da o ülkenin vatandaşıdır.

Türkiye’nin alternatifi var. İnönü’nün dediği gibi Dünya yeniden kurulur, Türkiye’de orada yerini alır. Menderes de, Demirel de, Ecevit de Özal da Erbakan da Türkiye’nin her zaman bir İran-Rusya alternatifi olduğunu NATO ülkelerine ve AB ülkelerine hissettirdi, açıkça dile getirdi. AB’nin alternatifi, belli… Eski Ulus Devlete dönüş. Ama Türkiye öyle değil. Sadece Ortadoğu olarak tarif etmeyin. Bu tavırları sadece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tavrı olarak da algılamayın. Bu devlet refleksidir. Erdoğan sadece bu sonucun, aksaklıkların sorumlusudur. Çünkü kötü yönetim de iyi yönetimde de baş sorumludur.

O Necip Fazıl’ın Büyük Doğusunu Ortadoğu ülkeleri olarak yanlış yorumladı. Büyük Doğu İran’dır, ihtilaflarının giderilmesi koşuluyla Ermenistan’dır, Çin’dir, Rusya’dır… Batı dediğimizin kapasitesi 26, Doğu dediğimizin de 24 trilyon dolardır. ABD de Ortadoğu’da sadece İsrail’in güvenliğini sağlama politikası ile işleri Rusya’ya taşeron verip, Doğu’ya çoktan yönelmiştir. Peki, Türkiye 500-600 yıllık batı yürüyüşünden vaz mı geçmeli?

Asla. Bu yürüyüş eşit şartlarda olmalı. Türkiye’nin bugün yaşadığı travmalar Osmanlı’nın yı- kımına sebep olan şartlardır. Suriye de, Irak da budur. Birinci Dünya savaşı travmasıdır. Bizi anlaması ve anlayışlı olması lazım. Batı ise  2. Dünya Savaşının travmalarını yaşıyor. Kısaca travmalar yarışıyor. Batı’nın Türkiye’yi gözden çıkarması demek BM düzeninin yıkılması demektir. Almanya İncirlik’i gözden çıkararak İsrail’in güvenliğini Ürdün’den sağlayabilir. Peki, enerji havzaları ne olacak? Batı enerji havzalarını korumak için kaç ülke geçip gelecek? Batı’nın Türkiye üzerinde çıkarları var, vazgeçemez.

Türkiye’yi ekonomik durgunluğa sürükleyecekler. Katar ile balayı bitti bitecek. ABD’nin Suudiler ile 110 milyar dolarlık anlaşması İsrail’i korumaya yöneliktir. Önümüzdeki hafta NATO toplantısı sert geçecek görünüyor. Restleşme ka- çınılmaz. Daha önce de söyledim, oyun sert oynanıyor. Erdoğan, yıprandı. İç iktidarı bölüşmediği gibi, tek adam yönetiminde ısrar ediyor. Üzerinde şüphe var. İnandırıcılık sorunu yaşıyor.

Erdoğan altı aylık planı sanıldığı gibi sadece iç politika amaçlı söylemedi. AB üyeliğini, idamı her an yeni bir referanduma götürebilir. Bu arada çok önemli iki üç OHAL kanunu çıkaracak. Bugün TBMM Grup Toplantısı. Çarşamba günü muhtemel yeni kabine. Ardından da mahalli ve genel seçim. Hem de en erkeninden. Ya ayrı ayrı, ya birlikte 4 sandık kapıda. MHP ile seçim ittifakının yolunu açacak olan siyasi partiler kanunu da yolda