Savcı itiraf etti: Davayı açarsam haritadan yer beğenmek zorunda kalırım

Savcı itiraf etti: Davayı açarsam haritadan yer beğenmek zorunda kalırım

Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeği sonucu gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya ile ilgili soruşturma dosyası faili meçhul dosyaya gönderilmek istendi. Sarıkaya’nın avukatı Tolga Çakır’ın görüştüğü dosya savcısı, 'Ben bu davayı açarsam haritadan yer beğenmek zorunda kalırım' dedi.

Sarıkaya, bundan dört yıl önce 11 Haziran’ı 12 Haziran’a bağlayan gece polisin attığı gaz fişeğiyle gözünü kaybetmiş, şüpheli polisler hakkında soruşturma açılması talep edilmişti.

Dosya dört yıl boyunca emniyet ile savcılık arasında gelip gitti ama bir türlü sonuç alınamadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu, bu yıl 2 Mayıs’ta polisler hakkında ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına’ ilişkin karar verdi. 8 Mayıs’ta eski adresine tebliğ edildiği için Sarıkaya’nın bu tebligattan hiç haberi olmadı. Posta görevlisi, 15 Mayıs 2017 tarihi kaşesi yerine 15 Nisan 2017 kaşesi basınca, Sarıkaya da söz konusu karara itiraz süresini kaçırmış oldu.

Sarıkaya’nın dosyasında hata üzerine hata

Bu sırada Sarıkaya, İstanbul 1’inci Bölge İdare Mahkemesi’nin, İstanbul valiliğinin “Soruşturmaya gerek yoktur” kararının kaldırılmasına ilişkin hükmü doğrultusunda soruşturmanın genişletilmesi talebiyle 1 Haziran’da sicil ve isimleri belli altı polis ve yüz şekli belirlenmiş iki polisin amirinin soruşturmaya dahil edilmesi için dilekçe sundu.

Ancak savcılık, Sarıkaya’nın verdiği dilekçeyi 2 Mayıs 2017’de Memur Suçları Bürosu’nun polisler hakkında verdiği “Ek kovuşturmaya gerek yoktur” kararına itiraz dilekçesi olarak kabul etti ve 9’uncu Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderdi.

9’uncu Sulh Hakimliği ise dosyanın içeriğine bakmadan tebligatın üzerindeki 15 Nisan 2017 tarihini baz alarak Sarıkaya’nın 15 günlük yasal itiraz süresini kaçırdığını belirterek CMK’nın 173/1 madde ve fıkrası uyarınca süre yönünden reddine karar verdi.

Dosya faili meçhule gönderilmek istendi

Mahkeme, evrak üzerinden yapılan inceleme üzerine CMK’nın 173’üncü maddesi gereğince kesin olmak üzere karar verildiğini belirtti. Savcılık bu karar üzerine dosyayı faili meçhul bürosuna göndermeye karar verdi. Yani dosyayı kapatmak istedi.

Bu sürede her şeyden habersiz Sarıkaya, 13 Temmuz’da adliyeye giderek dosyasında bir gelişme olup olmadığını öğrenmek isteyince savcılığın kaleminde tebligattan haberdar oldu. Sarıkaya’nın buradaki dosyasının üzerinde ise yeni adresi bulunuyordu. Sarıkaya’nın avukatına da bu sürede hiçbir tebligat yapılmadı.

Sarıkaya ve avukatı 14 Temmuz’da savcılığın  ve 9’uncu Sulh Hakimliği’nin kararına itiraz ederek dosyanın faili meçhul bürosuna gönderilmesine engel oldu. Sarıkaya, bu kararın siyasi iktidarın yargı üzerinde kurduğu baskının açık bir göstergesi olduğunu kaydetti.

Savcıdan avukata: Ben bu davayı açarsam kendime haritadan yer ararım

Sarıkaya’nın avukatı Tolga Çakır da savcılığın kararına ilişkin görüştüğü savcı Burhan Görgülü’den ilginç ve bir o kadar da yargının durumunu yansıtan sözler duydu.

Dosyayla ilgili konuşan Çakır’ı dinleyen savcı Görgülü “İyi hoş söylüyorsunuz da avukat bey…” sözleriyle başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Ben bir yıldır buradayım (Memur Suçları Bürosu) ve burada oturmuş, oluşmuş bir alışkanlık, gelenek ve davranış şekli var. Biliyorsunuz Gezi dönemindeki olaylarda sadece Berkin Elvan dosyasında dava açıldı. O da kamuoyunda çok tepki olduğu için açıldı. Yoksa siz de biliyorsunuz biz de biliyoruz, Gezi dönemindeki memur şikayetleriyle ilgili başka bir dava açılmadı.”

Görgülü’nün bu sözleri üzerine Çakır, “Siz cesur davranıp ilk davayı açabilirsiniz, ilk iddianameyi siz hazırlayabilirsiniz” dedi. Görgülü ise “Hayır ben öyle bir şey hazırlayamam” diye yanıt verdi.

Çakır’ın “Elinizde bir suç dosyası var. Polislerin isimleri var. Sicil numaraları belli. Gözünü kaybetmiş bir vatandaş ama siz dosyayı kapatıp faili meçhule göndermeye çalışıyorsunuz. Neden?” sorusu üzerine savcının yanıtı şu oldu: “Ben bu büronun alışkanlıkları, geleneklerinin dışına çıktığım zaman, başsavcı beni odasına çağırır ve ben de savcıya söyleyecek herhangi bir şey bulamam. Ya meslekten atılırım, ya da haritadan kendime yer beğenmek zorunda kalırım. Kusura bakma avukat bey çoluk çocuğum var ben de kendimi düşünmek zorundayım.”

Avukat ile savcı arasındaki diyalog kısa bir süre sonra savcının odasından ayrılmasıyla sona erdi.