Ülkü Çoban yazdı: Adalet Yürüyüşü’ne gitmeyenlerdenseniz, susun!

Ülkü Çoban yazdı: Adalet Yürüyüşü’ne gitmeyenlerdenseniz, susun!

Yurt adına Adalet Yürüyüşü'nü takip eden Ülkü Çoban, izlenimlerini yazdı. Çoban, "Yürüyenler arasında değilseniz eğer söylediğiniz her şey laf-ü güzaf kalıyor" diyor.

İŞTE ÜLKÜ ÇOBAN'IN KALEMİNDEN ADALET YÜRÜYÜŞÜ:

YOLLAR, sıcak, yorgunluk... Sonra bir mola ve ardından yine yollar. Devletin zirvesinden tutun da, akşam yemeği sofralarımızdaki aile sohbetlerine kadar, Adalet Yürüyüşü üzerine çok şey söyleniyor. Fakat ancak yürüyenler arasında olduğunuz zaman anlayabiliyorsunuz, söylenenlerin çoğunun ne kadar eksik ve bir o kadarının da anlamdan yoksun olduğunu...

İstanbul’a çok az bir mesafe kala biz de korteje katıldık.

Adalet Yürüyüşü’nün en zorlu ve bazı çevrelerce ‘en riskli’ olarak nitelendirilen bölümündeydiler artık. ‘Provokasyon’ ve ‘saldırı’ kelimeleri son günlerde umarsızca havada uçuşmaya başlamıştı.

İlk mola yerinde korteje girdik ve herkes gibi biz de yürümeye başladık. Aslında hedefi çoktan belirlenmiş olan ama içindeyken de sonsuza kadar uzanıyormuş hissi uyandıran bir yola düştük. 

“Hak-hukuk-adalet” sesleri duyuluyor, yürüyüş sırasında insanlarda slogan için derman kalmasa da bir grup sustuğunda diğeri başlıyor.

'SANA DA HELAL OLSUN’

İstanbul-İzmit Karayolu’ndan yola çıkan kortej, Hereke’de alkışlarla karşılanıyor. Yürüyüşçüleri bekleyen kalabalığın arasından “Ayağınıza sağlık, kolay gelsin” seslenişleri de duyuluyor. Daha önce de belirttiğim riskli bölgelerden biri olarak görülen Dilovası’na yaklaşırken, zaman zaman ‘Yuh olsun’ cümleleri de yükseliyor. Her ne kadar cevapsız kalması için uyarılmış olsa da, kortejden bazıları “Sana da helal olsun” diye bağırmadan duramıyor.

Güvenlik önlemleri çok ama çok ciddi boyutta. “Kuş uçurulmuyor” tabiri tamamen uygun kalıyor. Polisler de bir yandan görevlerini yapmaya çalışırken, diğer yandan ya selfie’lerini ya da birbirlerinin fotoğraflarını çekiyor. Anlaşılan herkes Adalet Yürüyüşü’nden bir anı kalması için çabalıyor.

ENERJİSİ YÜKSEK, SAĞLIĞI İYİ

Kortejin en önü çok hızlı. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler yürümüyor adeta koşuyorlar. İkinci mola yerinin ardından, artık 10. km’yi geride bıraktığımızda biz hem sıcak havaya, hem de yürümeye dayanamayıp (biraz da yürüyenlerden utanarak) geldiğimiz araca binerek korteji takip etmeyi tercih ediyoruz. Kılıçdaroğlu sanki günlerdir yürümüyormuş, yürüyüşün 21. gününde değilmiş gibi büyük bir enerjiyle herkesi selamlıyor ve yürüyüşe devam ediyor. Enerjisi yüksek ve sağlığı da iyi görünüyor.

9 Temmuz’daki Maltepe buluşması, yürüyüş boyunca sürekli hatırlatılıyor. Diğer yandan yapılan anonslarda “Orman kenarında sigara içerken dikkatli olalım, hatta mümkünse hiç sigara içmeyelim” çağrıları yapılıyor. Yürüyüş sırasında elden ele su şişeleri geliyor. Dağıtılan suların ardından bu kez de anonslarda “Pet şişeleri çevreye atmayın. Çevreye ve insana lütfen saygılı olun” uyarısı yapılıyor.

Yürüyüşümüz sırasında milletvekilleriyle ve yürüyenlerle konuştuk. Ameliyat olduğu için sadece son haftasında katılabildiğinden yakınan bir kadın YURT Gazetesi’nden olduğumuzu öğrenince mutlu oluyor ve “İnşallah amacına ulaşır, derin uykuda uyuyanlar uyanır” diyor.

“Yanınızdayız” diyen, destekleyen, küfreden, hakaret eden ama en çok da bu anları fotoğrafla kayda alanların arasından geçiyoruz.

BARIŞ, ZAFER, BOZKURT, RABİA

Dilovası’na yaklaşırken tepkilerde bir artış olduğu ise dikkat çekici. Tepkilerin ortak işareti yok. Eliyle Rabia, barış, zafer, bozkurt işaretleri yapanlar da var... El sallayanlar, öpücük gönderenler ya da Mustafa Kemal Atatürk’ün olduğu resimleri tutanlar da...

Herkes bir amaç için, umut için, ülke için yürüyor. Pes etmeden, yorulmadan... En başında söylediğim gibi: Yürüyenler arasında değilseniz eğer söylediğiniz her şey laf-ü güzaf kalıyor. 

ÜLKÜ ÇOBAN