‘Bu AKP’lilerin derdi nedir?’

‘Bu AKP’lilerin derdi nedir?’

Star Gazetesi yazarı Kekeç, hemen bütün partilerin Kudüs kararını desteklediğini, ancak suskun odaklar içinde bazı AKP’lilerin de bulunduğunu belirterek, “Hem bütün kötülükleri “Davutoğlu’suzluğa” bağlayacaksın, hem Davutoğlu’suzlukla ödeşmenin yolu olarak AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı yapacaksın. Derdi nedir bu arkadaşların” diye yazdı.

Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, eski devlet adamlarına tercüman olan kimi “Erdoğan takıntılı” kalemlerin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın oybirliğiyle aldığı Kudüs kararını (Davutoğlu’nun bazı söylev ve demeçlerini hatırlatarak) neredeyse “yok” hükmünde saymalarının ilginç olduğunu belirtti. Kekeç, “Hem bütün kötülükleri “Davutoğlu’suzluğa” bağlayacaksın, hem Davutoğlu’suzlukla ödeşmenin yolu olarak AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı yapacaksın. Derdi nedir bu arkadaşların” diye yazdı.

Kekeç, “Bu AKP’lilerin derdi nedir?” başlığıyla yayımlanan yazısında, neredeyse bütün  siyasi partilerin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın aldığı Kudüs kararını desteklediklerini, buna CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun da dahil olduğunu belirtti.

Kekeç, “Suskun kalan odakları bildiriyorum” diye devam ettiği yazısında, şunları kaydetti:

“Meral Akşener’in İP’i. HDP’li hevaller. Kriptolar. İslamcı mahalleye “itilen” görevliler. Kimi AKP’liler.

İlginçtir, bir hafta öncesine kadar “Kudüs bizim onurumuzdur, sakın ha Trump!” diye gözdağı mesajları yayınlayan kimi eski devlet adamları da suskunluğa büründü. Ne ilginç, değil mi?

Kudüs üzerinden “İslamcılık” yapıp, İslamcı Erdoğan’ı sigaya çekeceklerdi, “sosyoloji”nin kafasını karıştıracaklardı.

‘KÖRÜ KÖRÜNE DÜŞMANLIK’

Daha da ilginci şu:

Eski devlet adamlarına tercüman olan kimi “Erdoğan takıntılı” kalemlerin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın oybirliğiyle aldığı Kudüs kararını (Davutoğlu’nun bazı söylev ve demeçlerini hatırlatarak) neredeyse “yok” hükmünde saymaları ve “Pardon siz buna başarı mı diyorsunuz?” diye burun kıvırmaları.

Efendim, 16 ülkenin aldığı kararın neresi başarıymış?

Daha kaç ülkenin katıldığını bilmiyor, bir de kalkmış, “Bu toplantıdan bir şey çıkmayacağını daha önce yazmıştım. Ben ortada bir başarı filan göremiyorum” diye ahkâm kesiyor.

Körü körüne düşmanlık böyle bir şeydir. İnsanı rezil eder.

‘KÖTÜLÜKLERİ DAVUTOĞLU’SUZLUĞA BAĞLAMAK’

Bütün kötülükleri Davutoğlu’suzluğa bağlamak... Evet, bu bir siyasettir... Daha üstün, daha nitelikli, daha kuş kondurur bir siyasetçi olarak görülen Davutoğlu’nun mevcutlardan daha başarılı bir icracı olduğuna inanılabilir, onun düşünceleri çerçevesinde örgütlenilebilir, bundan sonra daha iyisinin ancak onun yönetimiyle mümkün olacağı savunulabilir.

Bunlar gayet meşru faaliyetler...

Ki, meşruiyet çerçevesinde ve adalet temelinde yürütülen her faaliyet saygıdeğerdir.

Hem bütün kötülükleri “Davutoğlu’suzluğa” bağlayacaksın, hem Davutoğlu’suzlukla ödeşmenin yolu olarak AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı yapacaksın, hem de AK Parti zemininde söz söyleyeceksin.

Bir de “16 ülke katıldı” diye gerçeği çarpıtacaksın.

Derdi nedir bu arkadaşların, anlayabilmiş değilim.

Neredeyse her satırlarında Erdoğan düşmanlığı ve sinik, yaralı, sinsi bir muhalefet dili...

Bir türlü çıkamadılar travmadan.

Biri, Cumhurbaşkanlığı sisteminde “Hitler ve Mussolini esintileri” vehmeder... Biri ortadaki “büyüme rakamları”na rağmen mütemadiyen ekonominin kötüye gittiğini söyler... Biri “28 Şubat sürecinin özgürlükler ortamını” özler... Biri mensubu olduğu partiyi hem İslamcı hem “Batı’nın kabul edeceği” bir partiyle tehdit eder... Biri “Sakın küreselci ve Soros’çu demeyin, Sizi Trump’çı ilan ederiz... Soros demokrasiyi destekleyen hayırsever bir işadamıdır” diye gözdağı yazıları yazar... Biri AB’yle gerilen ilişkilerin sorumluluğunu AB ülkeleri tarafından refüze edilen siyasetçilere yıkar... Hakikaten nedir dertleri?”