Yürüyene değil, yürütene bak!

Atasözlerimiz bir anda ortaya çıkmayan, yıllar boyu değişerek toplumda yer bulan deyişlerdir.

Yaşadığı toplumla öyle bütünleşir ve kanıksanır ki, birçoğu başka bir toplumda benimsenmez hatta etik bile sayılmayabilir.

“Söyleyene değil, söyletene bak” deyişi, bir kişi hakkında, üçüncü şahısların yargılarını dikkate almak yerine, hakkında laf edilen üzerinde yoğunlaşmayı öğütleyen bir atasözümüzdür.

Bazen kötü söz söyleyeni savunmak için bile kullanılır.

O kişinin karşılaştığı bir eylem karşısındaki pervasızlığının insani refleks olduğunu ve normal kabul edilmesini anlatır.

Öyle ki, söyleyeni savunmak için bu söze bir de “Hırsızın hiç mi suçu yok” deyişi eklenir. Bu hoşgörü mantığı toplumun hukuk anlayışını da girmiştir.

Tahrik, ağır tahrik gibi kavramlar, suçlu olmasına rağmen kişinin buna zorlandığını ifade eder.

Ne var ki bunun ne kadar ölçülebilir veya adil olduğu tartışılır.

Asıl sorun o toplumun insani ve ahlaki değerlerindeki az gelişmişliktir.

Hurafelere göre yaşayan hatta toplumu dizayn etmeye çalışanlar oldukça “Söyleyene değil, söyletene bak” sözleri, maalesef daha da evrimleşecek “Söyleyenlere değil, söyletenlere bak” şeklinde toplumsal tahrik ve toplumsal tepkilere bahane olacaktır.

Toplumsal gelişmemizi tamamladıkça atasözlerimiz azalacak, azaldıkça gelişimimizdeki grafiği görebileceğiz.

“Hırsızın hiç mi suçu yok” atasözünün kullanılmadığı bir toplum ne zaman oluruz bilinmez ama “Söyleyene değil, söyletene bak” atasözünün gelecek ilk yeni nesilde fazla kullanılmayacağı açıktır.

Demokrasinin yerleşmesi ve sindirilmesinde “Dokunma dilediğini söylesin” gibi atasözlerimiz bile olabilir.

“YÜRÜYENE DEĞİL, YÜRÜTENE BAK” bir atasözü değil ancak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüş için pekâlâ söylenebilir.

Devasa bir parti örgütünü siyasi idealleri ile geniş bir ekiple organize etmek için genel merkez binasından çıkamazken, Ankara’dan İstanbul’a yürümesindeki mantık, onu bu yürüyüşe iten zorlamalardır, yani YÜRÜTENLERDİR.

“Bunlar zaten yürütüyordu, neden şimdi” düşünceleri de pek tabii haklıdır.

Ne demiştik?

Atasözleri her derde devadır! “Neden şimdi” sorusunun cevabı da atasözlerinde tanımlanmış olmalı.

Bu tanım “BIÇAK KEMİĞE DAYANDI” olabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar