Malum “Milli” davamızı üzülerek izliyoruz.
Reza Zarrab ortaklarına “ihanet” etmeye devam ediyor.
Halbuki ortaklarına ve “kutlu davalarına” sadık kalarak 90 yıl yatmalı, onları ele vermemeliydi.
90 yıl dediğin de nedir ki.
Kocaman Cumhuriyet’te bile küçük bir “Parantez” olduğunu bilmeyen mi var.
Reza Zarrab konuştukça Egemen Bağış’tan başlayarak, Zafer Çağlayan’dan devam ederek Recep Tayyip Erdoğan’ın ismini de ifadelerinin arasında söyledi.
Türk Siyasi tarihinde 15 yıllık bir partinin adını verirken, 90 yıllını geride bırakmış
Cumhuriyet Halk Partisinden söz etmemesi çok ayıp.
Hatta Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini de mahkemede söylemeli ve kayıtlara geçirmeli. Madem gerçekleri söylüyor, bunu beklemek en doğal hakkımız.
Peki, Reza Zarrab, Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili ne söyleyebilir?
“Biz ABD’nin İran’a uyguladığı ambargoyu delerken Kılıçdaroğlu, -Yaptığınız hukuka aykırı, komşu ülke ile ticaretimizde Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlara uyarak ticaret yapmalıyız, bu Türkiye’nin başına iş açabilir” dediğini söyleyebilir.
“Biz 17-25 Aralıkta gözaltına alınınca, ortaya çıkan tapelerin, verilen rüşvet kayıtlarının sahte olduğunu iddia ederken, Kılıçdaroğlu’nun, -Bunların sahte olup olmadığı bağımsız bir ses laboratuarında tespit edilsin, doğru ise gereken yapılsın” dediğini söyleyebilir.
“Biz Ayakkabı kutuları, para sayma makineleri ile yakalanınca, AKP olayı örtmeye çalışırken, Kılıçdaroğlu, -Bu yolsuzluk ve hırsızlıkla apaçık ortada iken bunların üstünü örtmek doğru değil. Bunlar aydınlatılmalı, yargılanmalı” dediğini söyleyebilir.
“Biz AKP sayesinde yolsuzlukları kapatırken, mecliste Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği mücadeleye karşı koyduk ve Kılıçdaroğlu’nun, -Bunları burada kapatmanız bu olayın olmadığı sonucunu çıkarmaz. Gün gelir yargılanacağınız şartlar oluşur ve sonuçları ülkemize zarar verir, yapmayın” dediğini
söyleyebilir.
Reza Zarrab, şimdilerde “itirafçı” moduna geçmişken Kemal Kılıçdaroğlu’nun adını da itiraflarında kullanmalı.
Yargılanan Türk halkı değildir, bunu bütün dünya anlamalı!