Zeytinlikler tehdit altında

2007’de İstanbul Tıp Fakültesi’nde düzenlenen metabolizma ve beslenme kongresinde Mübeccel ve Kenan Demirkol hocaların bildirilerinden mısırözü yağı, ayçiçeği yağı, soya yağı gibi omega-6 ağırlıklı sıvı yağların ısıtılması sonucunda trans yağ asitlerinin oluştuğunu öğrenmiştik. Bu yağlar hipertansiyonu, kalp ve damar hastalıklarını, hatta trans yağların sinir kılıfından omega-3’ü kopartıp yerine geçerek alzheimer, parkinson ve mültipleksleriz hastalıklarını arttırmaktadır. Demek ki yıllarca iyi diye önerilenler asıl sağlığa zararlı imiş. Şimdi bunlar neden oldu diye kendimize sormamız gerekiyor. ABD 1930’lardan başlayarak mısır üretimini arttırdı. Bu mısırlara bir pazar bulunması gerekiyordu. Hâlbuki bizim özellikle zeytinyağına ağırlık vermemiz gerekmekte idi. Dünya’da kalp ve damar hastalıklarının en düşük olduğu Girit’te toplam enerjinin %40’ının zeytinyağından karşılandığını Demirkol hocaların bildirisinden öğreniyoruz.                 

Zeytinyağı içerdiği özellikler nedeniyle bir besin olma ötesinde koruyucu bir madde hatta ilaç olarak bile kabul edilecektir. Türkiye’de kişi başına zeytinyağı tüketimi 1,4 kilogramdır. Bu miktar İtalya’da 12,3 kg. Yunanistan’da ise 30 kilogramdır. Zeytinyağı tüketiminin yüksek olduğu ülke ve bölgelerde kalp ve damar hastalıklarının daha düşük düzeylerde olduğu görülmektedir.

Zeytine kutsal kitaplarda büyük önem verilir. Solon kanunlarında zeytin ağacını kesenler ölümle cezalandırılıyormuş. Doğrusu ölüm cezasına karşıyım ama binlerce yıl önce zeytinin değerini iyi anlamışlar. Ne yazık ki zeytincilikle ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çıkardığı bir yönetmelik değişikliği zeytin alanlarımızın küçülmesine yol açacak görülüyor. 3 Nisan 2012’de çıkarılan yönetmelik değişikliğinde zeytin alanları tanımlanırken 25 dekarın altındaki şahıslara ait zeytinlikler zeytinden sayılmamış. Bunlar feda edilebilecek. Ayrıca zeytinlik alanlarda maden, petrol yatırımı, elektrik tesisleri vb. yapılabilecek. Bu yönetmelik değişikliği zeytincilik kanununa aykırı. Çünkü bu kanun zeytin alanlarının arttırılmasını ve mevcutların korunmasını öngörüyor.  Bir yönetmelik kanuna ters olamayacağı için Ege Bölgesi’nde birçok kişi ve kuruluş bu yönetmeliğin iptali için mahkemelere başvurmuş bulunuyor.

Zeytin alanlarının kıskançlıkla korunup, büyütülmesi halkımızın sağlığı, erozyon, küresel iklim değişikliğinin önlenmesi gibi birçok açıdan çok önemli. Zeytincilik Kanunu çıkaranlar çok iyi bir iş yapmışlar. Geçtiğimiz yıllarda tarım alanlarının içine kurulmak istenen çöp depolama alanları da bu kanuna dayanılarak durdurulabilmişti. Bu kanun olmasa idi, en iyi tarım alanlarımız çöplüğe dönecekti. Bu önlendi ve daha akılcı uygulamaların yolu açıldı. Bu yönetmelik değişikliği geri alınmalı. Bu konuda öncülük etmek aslında Tarım Bakanlığı’na düşer.

Önceki ve Sonraki Yazılar