Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Zilli irade!

Demokrasiyle ilgili her tartışmada birileri “Milli iradeye saygılı olun” diyor. 

Yani seçim sonuçlarına. 

Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 36 oyla TBMM’de yüzde 66 çoğunluğu ele geçiren AKP, geçen 14 yıl içinde istediği her şeyi yaptı. 

Bugün devletin tüm kurumları AKP’nin kontrolünde. 

Ordu, polis, MİT, yargı, üniversiteler, milli eğitim, ekonomi ve tabii ki medya. 

Nazi Almanyası, faşist İtalya ama daha çok Ortadoğu diktatörlükleri. 

Hepsi de ‘milli irade’yi temsil ederdi. 

Hiç kimsenin söz hakkı yok. “İlle de konuşacağım” diyenler ‘usulünce’ susturulur. 

Yine de konuşmak isteyenlerin sesi duyulmaz. 

Medyanın yüzde 95’i AKP iktidarının kontrolünde. 

Yandaşı biliyoruz ama dönek olanları daha tehlikeli. 

Hani şu ‘ana akım’ dedikleri rezalet. 

Bu rezalete çözüm bulunmadığı sürece milli irade ‘zilli irade’ye dönüştürülür. 

Süreç içinde hiç bir şeyden haberi olmayan bir vatandaştan hiç kimse bir şey beklemesin. 

Mücadele ve umut asla. 

CHP bu gerçeği kavramadığı sürece yüzde 25’i asla aşamaz. 

CHP bu gerçeği değiştirmek için farklı yol ve yöntemler bulup hayata geçiremediği sürece bu yüzde 25, ilk seçimde yüzde 20’nin altına iner ve başka ciddi bir alternatif ortaya çıktığı anda CHP biter. 

Dost acı söyler. 

Bildik klasik söylemlerin ve davranışların artık hiç bir anlam ve yararı yoktur. 

CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu, varsa parti içi sorunlara hemen çare bulmalı ve gerekirse bir ay kampa çekilerek yeni ve farklı plan ve projeler geliştirmelidir. Gerekirse de yurtdışındaki sosyal demokrat partilerin deneyim ve uzmanlarından yardım almalı. 

CHP’yi iktidar yapmak ve Türkiye’yi mutlak kaostan kurtarmak istiyorsa. 

Kaybedilen her gün AKP’nin kazanım hanesine yüz gün kaydediyor. 

Örneğin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra iktidarın kazanımları. Artık her şey mutlak olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolünde. 

Özellikle ordu... 

Ne hale getirildiği ortada. 

Sayın Akar selfie çektirirken komutanları sıraya dizilmiş çavuşlar tarafından üstleri ve onurlarını temsil edilen kılıçları detektörlerle aranıyordu. 

TSK ile ilgili çok şey söylenebilir ama şimdiki durum çok farklı. 

4 Temmuz 2003’te Amerikalılar 11 askerin kafasına çuval geçirdi, AKP hiç bir tepki göstermedi. 

2008-2014 döneminde Balyoz, Ergenekon, Casusluk ve benzeri kumpaslarla ordu hırpalandı. 

2002-2016 döneminde AKP destekli FETÖ’cüler orduyu ele geçirdi. 

15 Temmuz 2016 sonrasında  ordu toptan çökertildi ve ordu içi kumpas devam ediyor. 

Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan Misak-ı Milli’yi tartışmaya açarak Suriye ve Irak’a müdahaleden söz ediyor. 

Hangi orduyla? 

Türkiye’yi dış ve iç savaşa sürükleyerek. 

Gidişat hiç kimsenin hayal edemeyeceği kadar tehlikeli. 

İç ve dış politikada. 

Başkanlık hesaplarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan var olan statüsüne yasallık kazandırmak istiyor. 

“Her şey benim kontrolünde olacak” diyor. 

Devlette herkesi Erdoğan atayacak. 

Rektörleri, valileri, savcıları, yargıçları... 

Hepsi çok önemli ama en önemlisi medya yöneticilerini. 

Bir düşünün Erdoğan konuşunca bütün televizyonlar hemen canlı  yayına geçiyor. 

Aynı durum Başbakan Yıldırım ve diğer bakanlar için geçerli. 

Bütün yayınlar ve programlar AKP’nin ideolojisine, yaşam felsefesine ve dinsel, sosyal ve politik amaçlarına hizmet ediyor. 

Geri dönüşü olmayan bir yola girilmiştir. 

Yolun sonuna az kalmıştır. 

CHP hemen harekete geçmelidir ve yaratıcı düşünce ve eylemlerle bu gidişata karşı durmalıdır. 

CHP sosyal medyayı bile kullanmıyor, kullanamıyor. 

Sosyal medyada AKP’nin trolleri var ama CHP’nin kendisi bile yok. 

Sol eğilimli diğer parti ve örgütler için de durum aynı. 

CHP ve muhalif parti, örgüt ve oluşumlara gönül verenler de suçlu. 

Bildik klasik medyada yoklar ama sosyal medyayı da etkin kullanamıyorlar. 

Örneğin önemli haberlerin, söylemlerin, yorumlarım, programlarım ve köşe yazılarının paylaşımı. 

İnsanlar daha çok Facebook’ta gezip tozmalarının fotoğraflarını paylaşıyor. 

Merak etmesinler gün gelecek gezemeyecek ve istedikleri gibi yiyip içemeyecekler. 

‘Zilli irade’ öyle buyuracak. 

Bakalım o zaman ne yapacaklar? 

Ne yapacağız hep birlikte. 

Beyinsel ölümü beklemenin dışında. 

‘Acı var mı acı?’

Önceki ve Sonraki Yazılar