Her 8 Mart'ta 'Kadın' kadar kafamıza taş düşsün!

Duydunuz mu? Yoksa yine kör müydünüz? Haberde iki dakikalık yeri oldu taht misali… Gömdük gitti! Meltem Özdaş 17’sinde zorla halasının oğluyla evlendirilmişti. 21 yaşında, kendi özgür kararıyla açtığı boşanma davası sürerken, küçücük çocuğunu almaya gelmişti. Eniştesi, hem onu hem evlenmek istediği adamı kalaşnikofla parça parça etti.

Bir sonraki afla o da salınır mı?

“Adaleti” adaletle sağlamazsak “kalkınma” sözcüğü değerini kaybeder!

         Ocak ayında ülkemiz TV önünde oturup dizilerle çekirdek çitlerken, 18 kadın öldürüldü. (Sierra rakama dâhil değil) Birini kocası, boşanma dilekçesini yazarken öldürdü… Bir başka kadını koruma kararına ve sığınma evine yerleştirilmesine rağmen alnının çatından eşi vurdu. Birini hapisten salıverilen kocası öldürdü, diğerlerini eski eşi, kocası, sevgilisi, babası, oğlu veya damadı! Hatta biri koruma kararını uzatmak için evden çıkarken öldürüldü!

Ocak ayında 15 kadın tecavüze uğradı, 20 kadın şiddete maruz kaldı ve biz ünlüler hâlâ kalkıp “şiddete hayır” demek için (ne demekse ve ne işe yarıyorsa bu resimlerimiz) sanatsal resimler çektiriyoruz. Kafamı duvarlara vurasım var! Bir daha asla, -somut sonuç veren eylemler olmadığı sürece- bu tip gelip geçici işlere ayak basmama kararı aldım. Utanıyorum çünkü!

         Daha 3 ay önce katıldım beyaz kurdele “Şiddete Sıfır Tolerans” bilinçlendirme kampanyamıza. İsmi çok güven veriyor… Kadın ve aile deyince aklıma gelen ilk isim Fatma Şahin sahnedeydi. Çok çabaladığını da biliyorum ama beklediğimiz bu değil ki!

Sahnede Özcan Deniz, Necati Şaşmaz, Ajda Pekkan, Türkan Şoray ve yüzlerce ünlü… Hepimiz tek tek şiddete hayır dedik. Ee? Ünlüler boy gösterince erkekler kadını öldürmeye çekinir mi oldular? Yoo! Şiddet görenlerin yanlarında olduğumuzu bilmeleri bir destektir evet, ama şiddet duruyor mu, çözüme bir arpa boyu yol aldırıyor mu ünlülerin endam eylemesi?

Şiddete sıfır tolerans, “Tolerans bitti artık cinayet işlenmemesi veya cezaların korkutucu olması için her şey yapılacak” demek değil mi? Ben mi yanlış anlıyorum? Ama kampanyanın ertesi günü gazete haberinde  şunlar yazıyordu:

“Teknolojik altyapımızla, kadınlarımıza sağladığımız istihdamla, kadınlarımızı ekonomiye katmak için hayata geçirdiğimiz sosyal sorumluluk projelerimizle, kızlarımızın okuması için verdiğimiz burs destekleri ile eminiz ki kadınlarımız güçlenerek geleceğe güvenle bakacaklar.”

Eee ama ben “şiddete sıfır tolerans” tan eğitim, burs ve gelecek güvencesi manasını anlamıyorum ki! Kızın okuyabilmesi için önce sağ olması gerek! Halaoğluyla evlendirilmesini önlemek gerek! Güldünya Tören gibi akrabasının tecavüzüne uğradığında, kadının değil tecavüzcünün, katilin cezalandırılması gerek. İlk afta salınmaması gerek! Suçu işleyenin ödünün kopması gerek!

Kızların okuması için burs elbette altın kıymetinde ama önce şiddete gerçekten hiç taviz vermediğimizi göstermeniz gerek. Daha dün, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun hazırlanarak yürürlüğe konulduğu açıklanmadı mı? Yürüsün hadi!

Meltem Özdaş son kurban! Üstelik cinayetin ardında iki de suç var: Biri 17 yaşında kızı evlendirmek. İkincisi halasının oğluyla evlendirmek! İşte şimdi, tam şimdi dev bir adım atmanın zamanı. Yoksa kimsenin şiddete hayır yazılı üç beş ünlü portresi ve pankarta bakarak “ülkede şiddete karşı adım atılıyor” sanmasını beklemeyin.

2002-2009 arasında Türkiye’de kadın cinayetleri neden %1400 artmış?

2002-2011 arasında 4410 kadın ne ihmal edildiği için katledilmiş?

Japonya’da idam cezası var ama 20 yıldır neden kimse idamlık olmamış?

Şu an yılda ortalama 2000 Kadın öldürülüyor! Kanunda neleri revize etmek ve “sıfır tolerans” koymak gerek?

Evet, bir insanın yaşam hakkını almak kula ait bir eylem olmamalı ama cinayeti işleyen de bir insanın canını alıyorsa adaleti nasıl sağlayacaksınız? Caniler kimden korkacaklar? Bir hâkim diyor ki “cinayeti ve tarzını gözlemledikten sonra bazen insan katile verilen ölüm cezasının az bile olduğunu düşünebiliyor!”

G-8 ülkelerinden sadece özgürlükler ve demokrasi (!) ülkesi Amerika’da 34 eyalette idam cezası geçerli. Ve 2012’de 43 kişi tecavüz ve cinayetten elektrik sandalyesine gitti. Geçen senelere göre oranları mukayese etmek isteyenler google amcadan bakabilirler. Şurası kesin ki, caydırıcı. Cezadan korkmayan öldürmekten de çekinmiyor.

15 yaşının altındaki cinsel istismarın %7 olduğu bir ülkede başınızı yerden kaldırabiliyor musunuz?

           Kadınları eşya, hizmetli, kuluçka makinesi, toz bezi, kaşık düşmanı olarak gördüğü için öldürmekte, tecavüz etmekte veya şiddet uygulamakta sakınca görmeyen tüm erkeklerin; ya idamdan ya cinsel organlarının bir iğneyle işlev dışı bırakılmasından çook korkmaları gerek. Şiddete sıfır tolerans denince benim aklıma gelen budur… Kadınlar gününüz kutlu olsun. Nasıl kutlu olacaksa artık…

Önceki ve Sonraki Yazılar