AKP'nin grev kırıcılığıyla mücadele

AKP’nin işçi hareketine dönük yeni “silahı”, grev kırıcılığı oldu. AKP, THY grevinde daha önce başvurduğu grev oylaması yolunu denemedi, grevin ertelenmesi seçeneğini de kullanmadı. İlk kez ÇAYKUR’da başvurduğu grev kırıcılığı yöntemini, THY’de de devreye soktu.

Tek Gıda-İş Sendikası, 22 Nisan’da greve çıktı ancak işçi katılımının çok düşük olması nedeniyle grev aynı günün akşamı sonlandırıldı. AKP, ÇAYKUR işvereni kanalı ile grevi kırmak için normalde mayıs ayı sonunda işe başlaması gereken 7 bin mevsimlik işçiyi bir ay öncesinden işe başlatarak grevi kırdı. 10 bin kişinin çalıştığı ÇAYKUR’da 7 bin işçinin hem mevsimlik işçi olması ve aynı zamanda küçük çay üreticisi olarak ürününü bu kuruma satması ve grevin çay alımını önleyeceği propagandası, işçiyi çözdü.

Aynı grev kırıcılığı yöntemini değişik bir biçimde THY’de denemek isteyen AKP, toplu sözleşme kapsamı dışında part-time çalışan ve tam anlamı ile gerekli eğitimi almayan personeli uçuşa yönlendirdi. Keza polis kuşatmasıyla greve çıkan Hava-İş Sendikası ve grev gözcüleri üzerinde büyük bir baskı uyguladı.

Grev gözcülerinin yanına çevik kuvvet polislerini dikti, sendika yöneticilerinin THY’deki grev yerlerine gitmesi engellendi. Greve katılacak uçuş personeli, işten çıkarılmakla tehdit edildi. Grev yerine gelen personel, grev pankartını ve grevle ilgili etkinlikleri göremeyince işe katılmak durumunda kaldı. Bu yazıyı yazdığımız dün öğlen saatlerinde, grevin tam anlamıyla başarıya ulaşıp ulaşmadığı net değildi, kritik bir pozisyon vardı.

Konuya sendikal hareket ve özel anlamda Hava-İş açısından baktığımız zaman; AKP’nin bu yoğun baskısı karşısında sendikal kadroların yorulduğu, grev yasağına direndikleri için işten atılan 305 kişilik militan kesimin işyerlerinden saf dışı edilmesi nedeniyle temsilci düzeyinde mücadeleci kadroların eksik oluşu, sendika yönetiminin bu anlamda iç örgütlülüğü tam sağlayamaması, pilot ve benzeri meslek derneklerinin greve karşı duruşu, kurumdaki ücret farklılığı ve çok çeşitli personel pozisyonu olması, işten çıkarılma korkusu ve ayrıca Türk-İş yönetiminin grevle hiç ilgilenmemesi, diğer emek örgütlerinin desteğinin de yeterli olmaması gibi faktörler dikkati çekiyor.

AKP, grev kırıcılığı yöntemiyle sendikal hareketi iyice etkisizleştirmek istiyor. Şeklen, tabela sendikaların ya da yandaş sendikaların varlığını kabul ediyor. Mücadeleci değil, tevekkül içinde bir işçi sınıfı ve sendikal yapıyı oluşturmayı amaçlıyor.

ÇAYKUR’daki grev kırıcılığının THY’de de etkili olması halinde sırada metal sözleşmeleri var. DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun THY greviyle ilgili yaptığı konuşmada dediği gibi “bu grev başarıya ulaşmazsa diğer grevler de başarılı olamaz”…

Peki bir anlamda iyice dibe vurmuş bu sendikal hareket ne yapmalı? Öncelikle işçiye güven sağlayıp örgütlenme yapısını ve mücadele tarzını yeniden inşa etmelidir. Sadece ekonomik mücadele değil, AKP’nin sendikal hareketin özünü yok edici bu tavrı karşısında, gerçek işverenin de aslında siyasal iktidar olduğunu hesap ederek siyasal mücadeleye ağırlık vermelidir…  

Önceki ve Sonraki Yazılar