'İntihar' denilerek kapatılan dosya yeniden açıldı

'İntihar' denilerek kapatılan dosya yeniden açıldı

2018'de Sefaköy'de çalıştığı iş yerinin penceresinden düşerek ölen 26 yaşındaki Aysun Yıldırım'ın kapanan dosyası, tırnaklarının arasında bulunan DNA nedeniyle yeniden açıldı.

İstanbul Sefaköy'de 28 Şubat 2018'de bir gümrük müşavirliğinde ihracat - ithalat sorumlusu olarak çalışan 26 yaşındaki Aysun Yıldırım, iş yerinin üçüncü katından düşerek öldü. Yıldırım'ın ölümüne ilişkin geçen yıl Eylül ayında kapatılan dosya ailenin itirazı üzerine yeniden açıldı. Yapılan DNA incelemesinde Aysun Yıldırım'ın 3 tırnağında bir kişiye ait DNA bulgularına rastlandı.

17 metre yükseklikten düşen Aysun Yıldırım’ın yaşamını yitirmesi kayıtlara önce ‘şüpheli ölüm’ olarak geçti. Savcılık soruşturmasında 'intihar' denilerek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen dosya 25 Eylül 2018’de takipsizlik kararı sonrası kapatıldı. Yıldırım ailesinin itirazları üzerine dosyayı inceleyen avukat Rukiye Leyla Süren dosyadaki eksikliklere dikkat çekti. Dosyada, Aysun Yıldırım’ın atladığı iddia edilen pencerede Yıldırım'a ait parmak izine rastlanmamıştı. Ayrıca tanıkların HTS kayıtları da dosyada yoktu. Avukat Süren’in itirazıyla takipsizlik kararı kaldırıldı. Yapılan DNA incelemesinde ise Aysun Yıldırım'ın üç tırnağında çalıştığı iş yerinin müşterisi olan, terk ettiği erkek arkadaşı O.T'ye ait DNA bulgularına rastlandı. Avukat Rukiye Leyla Süren'in savcılığa yaptığı başvurunun ardından yurt dışına çıkış yasağı konulan O.T hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

İki yıldır hukuk mücadelesi verdiklerini ifade eden Aysun Yıldırım'ın annesi Hüsniye Yıldırım, "Dosyamız tekrar açıldıktan ve detaylı bir araştırma yapıldıktan sonra DNA sonuçları çıktı. Kızımın üç tırnağında DNA bulundu. Bu DNA, Aysun'un patronun arkadaşı ve aynı zamanda müşterisi olan kişiye ait. Yakalama kararı çıkarıldı. Biz ailesi olarak intihar ettiğine hiçbir zaman inanmadık. Büyük bir mücadeleden sonra gerçekler su yüzüne çıktı" dedi.

İki yıldır hukuk mücadelesi veren Yıldırım ailesinin avukatı Rukiye Leyla Süren, dosya incelediğinde intihar vakası olmadığının net bir şekilde görüldüğünü ifade etti. Süren, "Olayın oluşuyla Aysun'un bulunduğu şekil, vücudundaki izlerbirbiriyle örtüşmüyor. Bir intihar vakasıyla örtüşmüyor. Zaten bu sebeple ben dosyada bu kadar ısrarcı oldum. Dosyayı bir hukukçu olarak incelediğinizde zaten bunun bir intihar vakası olmadığını görürsünüz. Düştüğü yerde kan izi yok. Telefonla bir insan intihar etmez. Şule Çet ile çok ortak noktası var. Örneğin; pencerede parmak izleri yok. Hiç tutunmadan o dar pencereden Aysun kendini nasıl aşağı atacak? Bütün bu soruları sormak lazım" ifadelerini kullandı.