ADANA’NIN YÜKSEK DAĞLARINA KAR YAĞARKEN... (3)

Apartman kapısının önüne kıvrılmış, kapıyı açmamla gözlerinin açan, aralıktan içeri fırlayan kıvırcık tüylü kedi ne denli sevinmiştir acaba?

İçeri girmesine hiç karşı koymadım!

Sabahın altıbuçuğu, burun uçlarından başlayarak üşüten havanın gününe başlıyoruz nede olsa, kış; soğuk olacak, ayak parmak uçlarını üşütecek, kulak memesine vurgun gibi inecek…

Tamam, bunları Adana’nın yüksek dağlarına yağan karın kent merkezlerine yansıması olarak düşünelim de…

Narenciye bahçelerini, karpuz seralarını donduran olguya ne diyelim?

Bir tanesi “don vurdu” diyordu, bir diğeri “don olmasa” diyordu, bir diğeri “bu kış donsuz geçse” diye içinden geçirirken, üstelik “yanlış anlamlar” yüklemek de olasıyken; “kışın karası” demek daha yerinde değil mi?

“Bahçelere ‘kışın karası’ vurdu” desek örneğin…

***

Duymayan yoktur da; “önemli” bulduğum için, kent yaşamına önem verdiğim için, kentin yaşanılırlığına katkısı olacak her tümceyi öne aldığım için anakent belediyesinin her ay düzenlediği “meclis toplantısında” gerek yerel yöneticilerin, gerekse muhalefetin üstüne bastıra bastıra anlattıklarından söz edeceğim!

“Kışın karası” salt kış aylarında değil; ilkyazda da, sonyazda da aynı vurgunu yaşatıp “acılandırmıyor” mu gelenleri, dışarıdan izleyenleri, Adana’da yaşayanları…

Yirmibeş yılın ardından Anakent Belediyesi’nin CHP’ye geçmesini, aradan geçen yaklaşık bir yıla karşın içlerine sindiremeyenlerin; Başkan Karalar ne yaparsa-yapsın taşla-sopayla karşı koyulması gerektiğine inananların salonda söz söyleme haklarının oluşu şanssızlık olsa gerek!

***

Anakent belediyesinin her ay düzenlediği “meclis toplantısında” kentin sorunları, savurgan harcamaları, gereksiz alımları, yeni dönem için gereksinmeler ile yapılacak harcamalar, yerel çalışmalar, anakentle ilçeler arasındaki eşgüdüm, yeni imar gibi birçok konu konuşulur-tartışılır!

“Muhalefet”, her hangi bir alım için “neden ona verdin” demeden önce, bir yıl önce “aynı işe” verildiğini de dile getirmesi gerekir!

Bir belediye başkanının “adamların benimle iletişime girmiyor” demesini açıklayın açıklayıncaya dek! Anlaşılacak bir yanı var mı? İlçenin belediyesi ile yol müdürünün arasında neden “iletişim” eksiği olur ki? Oluyor işte!

Devletin başının her gezisinde yanına aldığı gazetecileri, iş insanlarını bir düşünün; “bu ne ilgi” diyen desin, ancak onsekiz yıldır baştan düğmeyi böyle iliklerseniz, altlarda da yansımasını bu biçimde görüyorsunuz!

Kovalım, bitirelim deniyor da; kimin cesareti var buna bilmiyorum!

“Kışın karası” olmasın diyen “hani” kaç kişi?

***

Sabahlar kadar, güneşin olmadığı anlar da “kışın karası” abanmış sokaklardan geçtim.

Bir yerde “dur” denecek, bir yerde “yeter” denecek, bir yerde “kışın karası” olamadan yaşanacak günler olmalı…

Narenciye, karpuz üreticisini karabasanlara sürüklemeyecek “kışın karası” olmayan günler…

“Don vurgunu” kışın karası olmamalı…

Önceki ve Sonraki Yazılar