ABD'de 'derin devlet, sır küpü, tapeler, dosyalar, şantaj' deyince akla 1972 yılında ölünceye kadar 48 yıl FBI Başkanlığı yapan John Edgar Hoover gelir.
Washington'u ziyaret eden Türk istihbaratçılar ile emniyet ve yargı mensupları bir bölümü turistlere de açık olan FBI binasından mutlaka içeri girmişlerdir.
Herhalde Hoover hakkında bilği sahibi olmuşlardır.

Hazırladığı dosyalarla Başkanların 'sır küpü' konumuna gelen Hoover, sadece Amerikan tarihinin değil, dünya iç istihbarat tarihinin en önemli simalarından biridir.
Dosya arşivciliğiyle dünyada  ilk sırada yer alır.

Hoover’in  hayatı Washington’daki  Üniversitelerde istihbaratla ilgili ders alan  öğrenciler için önemli bir kaynaktır.

Sekiz ABD Başkanı Coolidge, Hoover, Roosevelt, Truman,Eisenhower, Kennedy, Johnson ve Nixon  olumsuz bakmalarına rağmen onu görevden almaya cesaret edemedi.
Elindeki dosyaların, dinlemelerin, tapelerin gücü karşısında dediklerini yapmak zorunda kaldı, senator ve milletvekillerine istediğini yaptırdı.
Başkan John Kennedy ve Adalet Bakanı kardeşi Robert Kennedy, görevden almayı çok istedikleri halde   Hoover' a dokunamadı.

Şantaj kasetleriyle Kennedy kardeşlere boyun eğdirdi.
Washington'u dinleme cihazlarıyla kuşattı.
Kongre üyelerine istediği yasaları geçirtti.
Senatör ve milletvekilleri hakkında 800'den fazla dosyayı arşivinde muhafaza etti.
Herkesi fişledi.

'Ben gidersem o da gider' dedi, bütün önemli kişilerin peşine adam taktı.
Başkan Nixon, Onu alısak hepimizi beraber götürür' dedi.
Döneminde aralarında Kennedy ve Martin Luther King gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda faili meçhul cinayetler işlendi.

Washington’daki FBI binasının adı hala J. Edgar Hoover.
İstihbaratçı istediğini yaptırdı, karşılığında 'sır küpü'ne zarar vermedi.
Ölünceye kadar yorulmadan görevine devam etti.
Ünlü Yönetmen Clint Eastwood 2011’de Hoover'ın hayatını anlatan bir film yaptı.
Leonardo DiCaprio'nun canlandırdığı 'ABD'nin 'süpermeni’  ' J. Edgar'  Hollywood'un unutulmazları arasında yerini aldı.