Süleyman Karan

Süleyman Karan

BİR YANDA SOSYAL DEVLET, ÖTE YANDA KÖTÜ KABİLE...

Önce gizlemeye çalıştılar. Ardından yangına körükle gittiler. İki hafta boyunca doktorların steril koşullarda çalışmasına bile imkan sağlayamadılar. Gerçekleri dile getiren doktorları hapse tıkmakla tehdit ettiler. Ekonominin ambarına darı diktikleri için, sokağa çıkma yasağı ilan edemezlerdi, bırakın onu, öyle bir yasakta evlere kuru ekmek dağıtacak mecali bile kalmamıştı bu işgale uğramış devletin. Zira yağmalanan hazine tamtakır kuru bakırdı. Milleti iki hafta boyunca, ‘evdekalTürkye’ mavalıyla uyuttular. Bir grup tuzu kuru ahlaksızın kamu spotu ile çalışan sınıfları ve yoksulları virüsün kucağına attılar. Baktılar ki, sesler yükseliyor, gerek halk sağlığı uzmanları gerekse millet “Devlet devletliğini yapsın” demeye başlamış, bir de üzerine para istemeye kalktılar. Bakın bu da yetmedi, bunlar öylesine arsız ki, vatandaşların kurduğu yardım ağlarından bile rahatsız oldular. Bu ağları il ve ilçe mülki amirlikleri tarafından ‘illegal’ ilan etmeye kalktılar. Hele hele muhalif partilerin kazandığı belediyelerin çabalarını görünce, iyiden iyiye çileden çıktılar. Devleti ele geçirmiş olan bu kötü kabile, utanmadan, bu halka elinden geldiğince yardım etmeye çalışan belediyeleri de tehdit etmeye başladı. Büyük olasılıkla Haluk Levent’i de tehdit etmiş ki, Ahbap inisiyatifine çökmesinler diye, adamcağız dünkü bağış açıklamasının ardından hükümetin suyuna gitmek zorunda kaldı!

TÜM DÜNYANIN EN KÖTÜSÜ
Tüm dünyada hükümetler, asgari vatandaş geliri için ne kadar fon ayırdıklarını açıklarken, bunlar hiç utanmdana halktan para istiyor, yetmiyor bir de dayanışma için bir araya gelenleri tehdit ediyor. İşte, görevi iç huzuru sağlamak olan içişleri bakanının milleti nasıl huzursuz ettiğine, yerel yönetimleri nasıl tehdit ettiğine bakın bir. Bak(amay)an imzalı yardım toplama genelgesinde, bazı belediyelerin açtığı hesapların izinsiz olduğu, illerde valiliklerin onayı dışında bir işlemin yapılamayacağı, aksi durumda sorumlular hakkında kovuşturma yapılacağı tehdidi savurulmuş.

81 ilin valilerine gönderilen genelgede, ‘2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’ kapsamına aykırı izinsiz yapılan yardım toplama faaliyetlerinin kolluk kuvvetlerince men edileceği ve işlem yapanlar hakkında kovuşturma yapılacağı duyurulmuş. Yani diyorlar ki, sadece biz ve işbirlikçilerimiz yardımı toplar, bizde o paralar ile hesap vermeden istediğimizi yaparız. Yok ama artık öyle bir dünya!

SARS-CoV-2 İLE CHS KIRMASI!...

Öyle bir felaket ile öyle bir devlet ile karşılaştık ki, bunu çok büyük bir bedel ödeyerek atlatacağız. Bunu ölümler anlamında söylemiyorum, bizim ülkemizdeki ölüm oranı belki bir İtalya kadar olmayacak, ancak sonrasında ödeyeceğimiz fatura çok büyük görünüyor. Zaten çökmüş bir devlet, dibe vurmuş bir ekonomi ve orantısız bir ahlaksızlık içinde debelenen bu ülke, tekrar ayağa kalkabilmek için uzun bir süre acı çekecek. Bu süreçte, orta gelir grubu işsizlik ile yüzleşecek, yoksullar çok daha büyük bir yoksulluk ile karşı karşıya kalacak. SARS-CoV-2’den elbette kurtulacağız, ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden (CHS) kesinlikle kurtulmamız, artık yaşamsal bir mesele... Tabii ki siyasal islamcılardan ve onların şuç ortağı ırkçılardan da...

MİLLETE İHANET ETTİLER

Halkına ihanet edenler ile artık gidebileceğimiz tek bir yer var, o da cehennem. Bu hükümet sistemi ile bu ülkenin başına gelecek bakanların artık halk için değil sadece tek adam için çalışacağını da atanan bakanın o utanç verici konuşmasından artık anlamayanlar bile anlamış olmalı. Bu artık sadece bir ölüm kalım mücadelesi değil bir virüse karşı verilen. Tek tek hayatımız değil, gerçekten bu ülkenin bekası çok büyük bir tehdit altında. Tehdit belli, tek bir ilacı ve aşısı var, o da yurtseverlerin yeniden bir ülkeyi inşa etmesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar