Bir yürüyüş eyleyelim

Yılın ilk yazısını yazmayı hep severim
Aslında ilkleri severim.
İlkler hep anlamlı gelir. Sorumluluk yükler, başarıya mecbur kılar.
Şairin “ben sana mecburum” misali ilkler başarır.
Bu yazımda bir ilk eylemi yazmak istiyorum.
Yazın güneşini üstümüze saldığı günlerden bir gün bir siyaset adamı ansızın yola çıktı!

Elinde ‘Adalet’ yazan bir pankartla yürüyüşünü Ankara’nın Güvenpark’ından başlattı.
Herkes şaşkın belki gönül dünyasındaki yakınları bile henüz bu eylemi algılayamadı.
Bu yaşta bu sıcakta bu kadar zor bir eylem ya İstanbul’a varamazsa dediler.
Oysa o yüreğinden korkuyu yenmeye yeter artık demeye karar vermişti.
Daha ilk gün o sıcakta inanılmaz bir yürüyüş eyledi.
Akıl almaz yorumlar başladı:
“İlk gün o pankartı bilmeden taşıyor.
Yarın hamlanan kolunu kaldıramaz!”,
“Olacak şey mi düşünmeden taşınmadan böyle bir eyleme karar verilir mi?”, “ Karikatür gibi bir görüntü” derken; aklınca karikatürü aşağılayan biri olduğunu unuttu.
Oysa yürüyüşü başlatan yüreğinden akan Munzur’la daha Sakarya nehrine el vermeden, buluşmadan; Çoruh, Kızılırmak,
Porsuk, Zap, Fırat, Dicle, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Ceyhan, Asi, Meriç koşarak el verdiler.
Ses verdiler o ses Bolu dağını kazasız belasız aştı.
Bolu’ya gelmeden yolu boyu ‘Adalet isteyen herkes bu yürüyüşe katıldı.
Gün geldi Artvin’in güzelim doğasını katledenlere karşı mücadelenin başındaki Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan yürüyüşün direniş rengi oldu.
Cerattepe Direniş türküsü dillerde yürüyüşe hız kattı:
“Cerattepe bizumdur
Başlatma madenuna
Artvin’in üst tarafı
Altundan zengindur”

Kadınların yürüyüşe katsısı gün gün büyüyerek sürdü.
Soma Madenlerine sevdiklerini iş cinayeti sonucu gömen madenci eşleri Bolu Dağına varmadan yürüyüşün liderine güç vermek, adalet isteklerini bir kez daha haykırmak için koşarak geldiler.
Yitirdikleri sevdiklerinin özlemiyle sarıldılar yürüyen başkana.
Yürüyen Başkan bilir bu topraklarını türküsünü “Irak yoldan geleni terli terli öperler” misali dereceleri ağlatan sıcağa karşın; yürüyüşüne yoldaş olan herkesi kucakladı.
Bolu Dağı aşılınca yüreği yaralı bir anne yürüyüşe geldi.
Gezi olayları sırasında polis kurşunu ile yaralanan ve günlerce yaşam mücadelesi sonunda yitirdiğimiz Berkin Elvan’ın annesiydi.
Ardından milyonların katıldığı yürüyüşle toprağa verilen Berkin’in annesi Gülsüm Elvan, oğlunu vuran polisin elini kolunu sallayarak dışarda olmasını kınayarak ‘adalet!’ istiyordu.

Çirkin barikatlara karşın Düzce de aşıldı.
Artık ülkenin tüm nehirleri Sakarya ile buluşmak için can atıyordu.
Bizde yönetenler, şehirleri, nehirleri bile suçlu kılsa da insanımız şehir, nehir suçlu olur mu misali onları bağrına basıyor.
Barış istemiyle kanı, kanla değil suyla yıkıyordu.
O nedenle Kızılırmak, Dicle, Meriç koşup Sakarya ile helalleşti.
Kenarında mola verildi bu buluşmanın.
Artık İzmit’in yokuşları yağmura, fırtınaya, sıcağa karşın ‘hak, hukuk, adalet sloganı ile aşılıyordu.

Bu yürüyüşü başlatan liderin inancı, inadı, adalet isteği dağları yol eyledi.
Anadolu’da birçok söz söylenir biri de benim çok sevdiğim sözdür.
‘İnat da bir murattır.’
İnat ederek bir işe koyulan, aklı akla katan, yol arkadaşı da bulur yoldaş da.
Yeni bir yıla girerken en güzel örnek geçmiş yılı aşan ‘ Adalet yürüyüşündeki kararlılıktır.
Öyle bir sevda ile yola çıkıldı ki İstanbul Maltepe’ye milyonlar sığmadı.
Bir yürüyüş eyleyenler ülkede özlenen ‘Adalet’ istemini dağa, taşa, yola, yolcuya nakış nakış işledi.
O yürüyüşle korku yenildi!
Umut büyüdü!
Gelecek güzeldir ve bizimdir!

Önceki ve Sonraki Yazılar