BORU MU BU?

Geçen haftayı üç büyük kaza ile geçirdik. "Çığ kazası", "uçak kazası" ve "siyaset kazası".

Ben bugün, ilk ikisinin yanında pek önemsizmiş görünen üçüncü "kazanın" üzerine yazıyorum.

Devletimizi bütünüyle ele geçirdiği sırada, iktidarla yaptığı "yer değiştirme" oyununu kaybeden FETÖ gizli örgütü, kurucusunun deyimi ile, "mülkiyede, askeriyede, adliyede ve siyasette yaptığı "teşkilatlanmayı" en fazla nerede yapmış olabilir?" diye düşünürseniz bunun "siyaset alanı" olduğu apaçık ortadadır. Çünkü, diğer alanları ele geçirmenin tek yolu, önce "siyaset alanını" ele geçirmekten geçmektedir. Bu nedenle FETÖ gizli örgütünün siyasal kesimine, "ayak" değil "gövde" denmelidir.

AKP iktidarı ile FETÖ teşkilatı arasındaki ilişki, siyaset alanında öyle girift bir hale gelmiştir ki, kimse, ne siyasal erk ne de adliye bu alana el sürememektedir. CHP'nin, diğer muhalif partilerin, hâttâ "laf olsun" kabilinden de olsa MHP'nin,"siyaset ayağını ortaya çıkaralım" söylemleri hiç bir işe yaramamaktadır. Asıl "gövde" yerinde sapasağlam durmaktadır.

İşte tam bu tablo önünde, eski Genelkurmay Başkanı ve FETÖ mağduru İlker Bey geçen hafta, asker kişilerin, askerlikle ilgili suçlarını, askeri yargıdan alıp, "olağan üstü yetkili sivil mahkemelere devreden bir gece yarısı operasyonunu hatırlatarak, "TBMM'ne bu yasayı getiren kimlerse, FETÖ'nün siyasal tabanı işte onlardır" deyiverdi.

Gece yarısı önergesini imzalayan, biri zamanın Adalet Bakanı olan parlamenterlerden ses çıkmazken, o zaman Başbakan olan Tayyip Bey alevleniverdi. AKP Grubuna emretti. "İlker Bey'e dava açın" dedi. Sözlerini güçlendirmek için de eski Genelkurmay Başkanı'nın, TSK'ne komplo düzenlendiğini göstermek için, geçmiş zamanda toprağa gömülü olarak bulunan, boş roketatar atıcısını basına gösterdiği zamana gönderme yapıp, "Bu (suçlama U.C) boru göstermeye benzemez" dedi.

Türkçe'de, "Boru mu bu?" diye bir deyiş var. "Bir şeyi küçümsememek gerek" anlamına geliyor.

Aslında "boru", hayatımıza kolaylıklar katan, hiç de yabana atılamayacak bir kullanışlı araçtır.

Ama argo kullanışı ile anlam değiştirmiştir. Örneğin vatandaş, ardı ardına, elektriğe, doğal gaza, gıda maddelerine, köprülere, yollara yapılan zamlar canlarını acıtınca, "gene bize boruyu döşediler yaa" diye yakınıyor da, boruyu çekip çıkarmak için hiç bir şey yapmıyor.

Siyasal iktidarda olanlar da bu durumu görüp, her gün daha artan bir şevk ile,(hani bir reklam cıngılında söylendiği gibi) "tut şunun ucunu döşeyelim abi" diyerek, boruya yüklendikçe yükleniyor.

Dilerim, İlker Bey'e dayatılmış gibi görünen bu bu boru işi de dönüp dolaşıp gene bize döşenmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar