Bu dönemin çocukları ileride sizi affeder mi?

Geçtiğimiz hafta “ilköğretimde suratımıza tokat gibi vuran gerçekler” adlı yazımda ilköğretimde geldiğimiz noktayı araştırma sonuçlarıyla ortaya koymuştum. Bu haftada açıklanan üniversite sınavları bize gösteriyor ki liselerde de durum ilköğretimden farklı değil. Bizler, eğitimin içinde olan kişiler, gerçekleri yaşayarak gördüğümüz için bu durum bizleri şaşırtmıyor.

2019’da yapılan üniversite sınav sonuçlarının değerlendirmesi şu şekildedir.

2019 YKS’ye giren ve sınavı geçerli sayılan 2.3 milyon adaydan 628 bin 796’sı daha ilk aşamada elendi ve yarıştan çekildi. Bu sayı 2018 YKS’de 511 bin 129 olmuştu. Yani ilk oturumda daha elenenlerin sayısı geçen yıla göre 117 bin 667 kişi artmış oldu. Asıl vahim durumda işte tam da burada saklı 40’ar sorudan 4 testten oluşan toplam 160 sorunun 15 tanesini doğru yapamadıkları için 628 bin 796 kişi elendi. Yani 5 Türkçe, 5 Matematik, 2.5 Fen Bilimleri, 2.5 Sosyal Bilimler sorusu yapsalar bu barajı geçeceklerdi.

İkinci basamak sınavı AYT’de, Matematik 40’ta 4.7, Fizik 14’te 1, Kimya 13’te 0.9, Biyoloji 13’te 1.2, T.D. Edebiyatı’nda 24’te 4.9, Tarih1’de 10’da 2.0, Coğrafya1’de 6’da 2.1, Felsefe’de 12’de 2.4, Tarih2’de 11’de 1.9, Coğrafya2’de 11’de 2.3 ders ortalamaları içinde bulunduğumuz vahim durumu daha net şekilde ortaya koyuyor.Özellikle Fen derslerindeki başarısızlık dikkat çekici düzeyde.

Yıllardır eğitimde başarısızlık katlanarak artarken ve elimizde istatistikler varken neden biz hala İmam Hatip Okul ve öğrenci sayılarını nasıl arttırırız çabasındayız? LGS’de tercih seçimi daha geçtiğimiz hafta bitti. Yerel yerleştirme tercihlerinde öğrenciler 5 tercih hakkının 3 tanesini Anadolu Lisesi diğer 2 sini mecburen(istese de istemese de) İmam Hatip Lisesi ve Meslek Lisesi tercihi yapmak zorunda kaldılar. Yapmadıkları takdirde sistem 3 Anadolu Lisesi tercihini de kabul etmemektedir. Tercih yapmazlarsa da Açık Liseye gitmekten başka şansları kalmadığı için mecburen İmam Hatip Lisesi ve Meslek Lisesi tercihi yapmak zorunda kaldılar. Çocukları istemedikleri okullara mecbur etmek yerine tercih edilen okul türlerini çoğaltarak istedikleri okullara gitmelerini sağlayabiliriz.

Eğitimde durumumuz ortadayken, bizler nasıl düzelebilir, neler yapılabilir diye düşünürken bu hafta Yeni Akit gazetesinde okuduğum iki eğitim yazarının dile getirdikleri ise;

Prof. Dr. Adem Tatlı “Milletlerin bekası ve geleceği, fertlerinin alacağı eğitime bağlıdır. Bütün dünyada eğitim, 1800’lü yıllardan itibaren Allah’a iman ve ahirete iman gibi iman esaslarını yıkmayı esas alan pozitivizm, materyalizm ve komünizm gibi cereyanların tesiri altında kalmış ve ona göre şekillenmiştir. Bütün eğitim kurumlarındaki fen ve sosyal ders kitaplarında olaylar; tabiatın, sebeplerin veya tesadüfün eseri olarak takdim edilmektedir. Eşyanın yaratılmasında ilim, irade, kudret sahibi bir yaratıcının varlığı bu anlatım tarzı ile unutturulmaktadır. İşte bunun için, tevhidî düşünce ışığında ilimlerin yeniden inşasına şiddetle ihtiyaç vardır”

Eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı ise; “İlkokul birinci sınıftan lise sona kadar ders kitapları materyalist, pozitivist, maddeci ve ateist bir dille bilgi aktarıyor. Ders kitaplarında akıl, bilim ve mantığı zorlayan bir dil kullanılıyor. Atomu, insanı, evreni yaratan Allah’ı anmadan, ateist bir bakış açısı ile ders kitapları yazılmış. İlkokul birden lise sona kadar, hatta üniversite ders kitapları da böyle, Allah’ın eserleri kendiliğinden, doğanın eseri denerek anlatılıyor. Allah’ı tanımayan insan dindar olmaz. Allah ve ahiret inancı olmayan insan erdemli biri olamaz.Erdemli, olgun, çalışkan, bilgili, vatanını ve milletini seven, kendisine ve topluma faydalı nesiller yetiştirmek için bir an önce ders kitaplarındaki ateist üslup terk edilmeli. İlmin dinsizliğe alet edilmesine son verilmeli. Fen dersleri, Kur’an, siyer, din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında anlatılan Allah ve inanç esaslarına ters düşen bir bakış açısıyla veriliyor. Bu çelişkiye son verilmeli. Ders kitaplarındaki pozitivist bakış açısına bir an önce son verin”

Evrimteoriside, böyle düşünüldüğü için 18 Temmuz 2017 tarihinde müfredatlardan çıkarılmamış mıydı? Evrim teorisi ile birlikte müfredatı sadeleştiriyoruz diye Atatürkçülük ve bilim konuları çıkarılarak bunların yerine din dersine ek olarak 3 seçmeli İslam diniyle ilgili ders eklenmişti. Hatta sosyal bilgiler dersine ek olarak yine seçmeli ders kapsamında İslam Medeniyeti ve İslam Tarihi dersleri eklenmişti. Açıkça görülüyor ki, çıkarılan konular başarısızlığı arttırırken eklenen konular başarı sağlamaya yetmiyor.

Oysaki, Mustafa Kemal Atatürk daha yıllar önce “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir” diye söylemiştir.

Bugün gelinen noktada; 4+4+4 sistemiyle eğitimde başlayan değişim, eğitimi her gün daha kötüye götürmektedir. Bilimi reddeden bir müfredat çocuklarımıza yapılmış en büyük kötülüktür. Atatürk’ün öğretmeni olarak bizler, bu dönemde üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle, bilimsel aydınlanma meşalesini daha ileri taşımak amacıyla canla başla çalışacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın…

Ama bu dönemin çocukları, ileri de sizleri affeder mi? Onu gerçekten bilmiyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar