Bu referandum ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına uygun değil

Barzani’nin Referandum talebinden sonra, Türk Solu’nun çeşitli renklerinde konuşulmaya başlandı.

Bu tez, 1910 yıllarında, Çarlık Rusya’da Lenin tarafından ortaya atılmıştı.

Lenin’e göre ezen ulusların devrimcileri, ezilen ulusların devrimcilerine, ‘Ayrılma hakkınız var’ diyecek; ezilen ulusların devrimcileri ise, ‘biz ayrılmak değil, bir arada yaşamak istiyoruz’ diye cevap verecekti.

Özü buydu.

Aslında bu düşünce yapısı beraberinde ayrışmayı değil kaynaşmayı getirmektedir.

Lenin gibi, tüm sınırları yok edeceğiz, sınırsız ve sınıfsız bir dünya yaratacağız diye yola çıkan bir devrimcinin, bu tezdeki ana temasının, küçük küçük devletçiklerin oluşması değil, ayrışmayı reddeden devrimcilerle birlikte, sınırsız bir dünyayı hedeflemek olduğu görülmektedir.

Ayrıca; Lenin’in bu tezi, çok önemli bazı koşulların oluşmasını da zorunlu görmektedir.

1-Ulus Devlet olacağım diyen bir milletin, ekonomik olarak son derece gelişmiş olması şarttır.

Kendi iç dinamizmi ile gelişen, tek bir yurttaşının dahi işsiz olmadığı, alınan ücretlerin insanca yaşamaya yettiği, bir ekonomiye sahip olmalarını zorunlu kılar.

2- Ulus Devlet, modern dünyanın işidir. Rönesans’ın, Reformasyon’nun hayata geçtiği, yurttaşın kul ve tebaa olmaktan çıktığı, dinin insan hayatının tamamına yön vermediği, okuma yazma bilmeyen tek bir kişinin dahi kalmadığı, koşulların oluşmasını şart koşar.

3-Ezilen Ulus’un devrimcileri karar verecektir der.

Yani bağımsız karar veren bir iradeyi zorunlu bulur.

Hiçbir dış desteğe, özellikle de Emperyalist emelli ülkelerin böl, parçala, yönet oyununa gelmeden kendi kararlarını kendilerinin vermelerini de, olmazsa olmaz olarak görür.

Peki Barzani’nin ülkesine bu üç temel şartlardan hangisi uygun?

Tabii ki, hiç biri!

1-Barzani, kendi iç dinamiğiyle oluşan bir ekonomik yapıya sahip değil. Hala çalışanlarının maaşlarını Irak Merkezi Hükümet ile Türkiye Devleti ödüyor.

Bunu da bir tehdit olarak Barzani’ye karşı kullanıyorlar.

Bu parasal destek kesilip, çalışanlar ücretlerini alamayarak aç kalmaya başladığında, Barzani’nin belalıları bu kendi yurttaşları olacaktır.

Bu anlamda bu durum, Lenin’inin şartlarından birincisine asla uymamaktadır.

2-Barzani’nin ülkesi tam anlamıyla bir feodal yapı ile yönetilmektedir.

İktidar babadan oğula silsile halinde gelmiştir, öyle de devam edecektir.

Okuryazar nüfus oldukça azdır, vatandaşlık ve yurttaşlık bilinci oluşmamıştır.

Din ve tarikatlar insan yaşamında çok önemli rol üstlenmektedir.

Bu anlamıyla da Lenin’in ikinci şartı da oluşmamaktadır.

3-Barzani, referanduma gitmeye karar verdiğinde, sürekli olarak müttefiklerinin kendilerini 100 yıldır oyaladıklarını söylemektedir.

Artık kendi kararımızı kendimiz vereceğiz diyerek, referandum kararı almış ve sonuç olarak oylamaya gitmiş, arzu ettiği kararı çıkartmıştır.

Peki, gerçek bu mudur?

Barzani gerçekten bu kararı hiç kimseye danışmadan tek başına mı almıştır?

Tabii ki hayır!

Bu kararı almasında başta ABD olmak üzere, tüm AB ülkeleri ve aktif olarak da Siyonist İsrail devrededir.

Onların onayını almadan böyle bir çılgınlığa başvurması mümkün değildir.

Bu dayatmalar, teşvikler, destekler sonunda bağımsız bir devlet kuracağım demesi de, Lenin’in üçüncü şartına açıkça aykırıdır.

Sonuç olarak, Lenin’in ‘Ulusların kendi kaderlerini kendi tayin etme hakkı vardır’ tezinin, Barzani’nin ülkesinin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle, bu ülkede uygulanması mümkün ve geçerli değildir.

Lenin’in tezi soyut bir tez değil, ayakları yere basan somut koşulları ön gören bir tezdir.

Bu tez savunulurken veya önerilirken bu gerçekler göz ardı edilmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar