Büyük İstanbul projesi

3 Katlı büyük İstanbul tünel projesi ile ilgili, etüt, proje ve mühendislik hizmetleri ihalesi ile ilgili mali teklifler dün alındı. Görünen o ki, boğazın iki yakasını birbirine bağlayan yeni bir geçişimiz olacak. 3 katlı olacak bu tünel, boğazın 110 metre altından geçecek, 6,5 kilometre uzunluğunda olacak ve yaklaşık olarak maliyeti ise, 3,5 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir.

1970 yılında birinci köprünün temeli atıldığında o zaman kimi sol örgütler bu köprü projesine karşı çıkmışlardı. O dönemler benim çocukluk yıllarımdı. Doğrusu o dönem bu köprü projesine neden karşı çıkıldığını anlayamamıştım. Büyüklerime sorduğumda, ‘’o köprünün parasıyla, Anadolu’nun her tarafına fabrikalar yapılır, yeni istihdam alanları yaratılır, İstanbul’a devam eden göç önlenir, haliyle İstanbul cazibe merkezi olmaktan çıkar, hatta İstanbul’dan geriye göç başlayabilir, İstanbul daha yaşanılır hale gelebilir’’ denildiğini hatırlıyorum. Hatta kimi büyüklerimiz, ‘’İstanbul’a bu köprü yapıldığı zaman, İstanbul’a göçü teşvik etmiş oluruz, bunun sonu gelmez, daha sonra ikinci, üçüncü köprüleri de yapmak zorunda kalabiliriz’’ diye konuyu daha da detaylı olarak anlatarak ben ve benim gibi düşünenleri ikna etmeye çalıştıklarını hatırlıyorum.

Aradan 46 yıl geçti, bu 46 yıllık dönemde boğaz üzerine 2. köprü yapıldı, bir tüp geçit yapıldı, 3. köprü yapılıyor, yetmedi şimdi ise 3 katlı yeni bir tüp geçişin ihalesi yapılıyor. 1970 yılında 1. köprünün temelinin atıldığı dönemde, İstanbul’un nüfusu, 3 milyon iken, bugün bu nüfus; 15 milyona çıkmış. Sadece 2015 ile 2016 yılı arasını mukayese edecek olur isek, bir yılda İstanbul nüfusu, Anadolu da ki orta büyüklükteki bir ilin nüfusundan daha fazla bir artış göstermiştir.

Bu ihalelerin yapılması artık kaçınılmaz olduğundan çok fazla bir tepkiye neden olmamakta! Ancak bir başka gerçek var ki, o’da; 80 yıllık geçmiş birikimlerimizi, 8 yıl gibi kısa bir dönemde satıp bitirenler, şimdi satacak bir şey bulamayınca geleceğimizi satmaya başladılar.

1985 yılında başlayan özelleştirme politikalarıyla bu güne kadar neyimiz var, neyimiz yok neredeyse tamamını kendi yandaşlarına  sattı bitirdiler, şimdi ise 25-30 yıllık geleceğimizi yeni yandaşlara satmaya başladılar. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının verilerine göre; 1985-2015 yılları arasında toplam 66,9 milyar dolarlık özelleştirme yapılmış, bunun 8,2 milyar dolarlık kısmı 2003 yılından önce, 58,7 milyar dolarlık kısmı ise, AKP döneminde yapılmıştır. Ülkemizin en önemli iktisadi kuruluşları ya yabancılara, ya da yandaşlara satılarak, hepimizin ortak malı olan tüm varlıklarımız elimizden alınmıştır.  Tekel, Telekom, Petkim, Fabrikalar, tesisler, lojmanlar, arsalar ne var ise yok fiyatına yandaşlara ve yabancılara peşkeş çekilmiştir. Elde avuçta bir şey kalmayınca Şimdi sıra, oto yollara, köprülere ve geleceğimizi satmaya geldi.

3. Boğaz köprüsü ihale edildi, köprü bittikten sonra 10 yıl, 2 ay ve 20 gün süre ile günlük 135 bin araç geçiş garantisi ile yüklenici firmaya çalışacak. 3. Havaalanı ihale edildi; millete ana avrat küfür eden firma sahipler aldı. 22 milyar, 152 milyon Euro karşılığında alınan bu ihale, havalimanı bittikten sonra 25 yıl süreyle, yıllık yaklaşık 100 milyon yolcu geçiş garantisi ile Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon ve Mapa ortak girişim grubuna çalışacak. Şimdi tüp geçiş ihalesi yapılıyor, bakalım bu ihaleyle kaç yıllık geleceğimiz, kimlere  ve hangi koşullarda satılacak?

Bir başka konu var ki,  bence bu daha önemli! Birinci köprünün temeli 20 Şubat 1970 tarihinde atılırken, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ‘’bu köprü bittiğinde, kendi parasını çıkarıncaya kadar paralı olacak, parasını çıkardıktan sonra geçişler bedava olacak’’ diye söz vermişti. 30 Ekim 1973’de köprü açılırken, dönemin Başbakanı da aynı sözü tekrar etmişti. 43 yıldan beri bu köprü hala kendisini amorti etmedi mi? Biz hala bu köprüden veya köprülerden geçerken neden ücret ödüyoruz? Devletin devamlılığı var ise o zaman verilen sözlerin tutulması gerekmez mi?
 


Önceki ve Sonraki Yazılar