CHP - muhasebe özeleştiri - kurultay

24 Haziran seçimlerinden sonra iktidarı ve muhalefeti ile bütün partilerde bir iç hesaplaşma süreci başladı. Bu kaçınılmaz bir durum. Her seçim sonrasında bir muhasebe yapılması başarılı noktaların tespit edilmesi, başarısızlıkların nedenlerinin sorgulanması, varsa eksiklerin giderilmesi ve bunun için alınacak yeni önlemlerin belirlenmesi olması gereken temel durum.

İktidar partisinde bu süreç kapalı kapılar ardında ve gizli olarak işliyor. Orada bir demokrasi olmadığı ve tek adam sultası söz konusu olduğu için bu değerlendirme sürecinin de gürültülü bir biçimde gerçekleşmesini bekleyemeyiz. AKP’den ses çıkmıyor oluşu oy düşüşlerinin sorgulanmadığı anlamına gelmiyor tabi ki.

İyi Parti’de geçen hafta bazı istifalar yaşandı. Önümüzdeki süreçte en fazla zorlanacak partilerden biri kuşkusuz İyi Parti olacak. Üzerine oturmayı düşündüğü merkez sağ tabanın ağırlıklı olarak iktidar partisi içinde yer alması, içinden çıktığı partinin oy kaybetmemesi ve bu partinin iktidarın bir parçası olarak etkin ve güçlü bir kamu gücü kullanıyor oluşu orta vadede İyi Partinin bir çözülme süreci ile karşı karşıya kalmasına da neden olabilir.

İyi Parti’nin önümüzdeki dönemde, AKP’den ayrılacak ancak CHP’ye gelmesi çok zor olan seçmen için bir çekim merkezi olarak kalıcı bir çatı haline gelip gelmeyeceği ise tamamen Meral Akşener’in liderlik yeteneklerine bağlı olacaktır.

Muhalefet cephesinde en büyük tartışma seçim öncesinde de beklendiği gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Bu yazının yazıldığı saatlerde olağanüstü kurultay için imza toplama çağrısı yapıldı. Pazartesi gününden itibaren 15 gün içinde delegenin yarısından bir fazlasının imzasının noter üzerinden Genel Merkez’e iletilmesi gerekecek.

Son seçimlere göre CHP’nin oylarındaki 3 puanlık düşüş partinin içinde bulunduğu durumu sağlıklı bir biçimde değerlendirmesini zorunlu kılıyor. Ortada bir başarısızlık olduğu açık! Genel Merkez’in hiçbir özeleştiri süreci içine girmiyor oluşu değişim talebini daha da güçlendirecektir.

Seçim sonuçları ve CHP’nin içinde bulunduğu durum derin ve çok boyutlu bir yeniden yapılanma programının partinin önüne konulmasını zorunlu kılıyor. Meseleyi sadece Genel Başkan değişikliğine indirgeyen ve “O gitsin ben geleyim” biçimindeki yaklaşımlar, örgütten ve kamuoyundan gelen değişim talebinin iğdiş edilmesi anlamına gelecektir.

Oysa partinin ihtiyaç duyduğu şey, bu değişim talebinin derinleştirilmesidir. Örgüt modellerinden yerel yönetim anlayışına, kadrolarından siyaset yapış biçimine, ideolojik-politik hattına kadar topyekûn bir yenilenme programı etrafında bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç vardır.

Genel Merkez’in bu ihtiyacı görmesi ve ona göre bir takvim belirlemesi elzemdir. Yerel seçimlere giderken hiçbir şey yokmuş gibi davranılması ve hiçbir özeleştiri mekanizmasının çalıştırılmaması partinin önünü ciddi bir biçimde tıkamaktadır.

Yerel seçimler son virajdır. İktidar halka en yakın yerde kurulmaktadır. Türkiye’de Siyasal İslam, 1994 yılında sosyal demokratların ellerindeki belediyeleri altın tepsiyle Refah Partisi’ne sunmalarından sonra ete kemiğe bürünmüştür. Türkiye’de yeni bir siyasal hikâye üretilmek isteniyorsa önümüzdeki yerel seçimler en önemli fırsatlardan biri olacaktır. Burada elde edilecek başarısızlığın telafisi çok zor olacaktır. Parti yönetimi başta Genel Başkan olmak üzere tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar